Birbirinin tam karşıtı gibi görünen insanların bile yaşam -ve ölüm- çizgilerinde ortak özellikler bulunabiliyor.
Fethullah Gülen'in son seslenişinde vasiyet var. Rahmet-i rahmana kavuştuğunda vatan toprağına, annesinin ayaklarının dibine gömülmek istiyor. Allah geçinden versin, o gün geldiğinde arzusu yerine getirilir mi dersiniz? Yoksa "Saygısızlıklar yaşanıp sürtüşmeler kızışabilir" kaygısıyla Hocaefendi Amerikan toprağında mı bırakılır?
Anadolu toprağına, bir çınar dibine gömülme isteğine karşın Nâzım'ın "Mezarına saygısız davrananlar çıkar mı?" kaygımızın da etkisiyle Rus toprağında bırakıldığı gibi...
Böyle soruların sorulabilmesi bile vahim bir durumun belirtisi: Sağcısı solcusu ile bütün insanlarımızı kapsayan bir kutuplaşma sürüp gitmekte toplumumuzda. Çıkmazların ve akan kanların kaynağında gerçek çıkar çatışmaları değil, boş düşmanlıklar var.
Çözüm arayışıyla değerlendirme yaparken her türlü karışık hesabı kenara bırakıp yalın bir kıstas kullanmak doğru görünüyor: Bugün gerginlikleri azaltan her şey yararlı, artıran her şey zararlıdır.
Kanla puan kazanmaya çalışan politikacıların teşhisi yanlış. Yığınlar vampirliğe yol açıcı hoyratlıkları benimsemez sürgit. MHP başbuğu Türkeş ahir ömründe bunu sezmişti. Öcalan'ın da anlamaya başladığını gösteren işaretler var.
Sağduyu yayılırsa kısa sürede normalleşebilir ortam. Ölülerimiz vasiyet ettikleri yerlere gömülür; dirilerimiz diledikleri gibi yaşar. Vampirce değil de insanca yani.