Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Kafa tasmaları

İktidar-basın ilişkilerini araştıranlar İngiltere'de yakın geçmişin en etkin başbakanı Tony Blair'i "Bir medya saltanatının suç ortağı oldun" diye sıkıştırıyorlar. Anasının gözü bir kurttur o politikacı. Ama dün baştan sona izlediğim upuzun ifadesini verirken sınıftaki zorbalardan çektiklerini anlatan bir ilkokul öğrencisi gibi ezik görünüyordu.
Medyanın fazla palazlandığı zaman karşı durulması zor bir güce dönüştüğünü, iktidarla ilişkisinin de sağlıksız bir hal aldığını söyledi.
"Önümde iki seçenek vardı," dedi. "Birincisi, kıran kırana savaşa tutuşmak. O zaman bitirirlerdi beni; başka iş yapamaz duruma düşerdim. İkinci seçenek onları karşıma almadan durumu idare etmekti. O yolu seçtim."
Unutuluyor ama bizim de çok yakın geçmişimizde benzeri durumlar yaşandı. Tuttuğunu koparan, her iktidardan dilediğini alabilen, yazar çizer takımından birçoğunun "Beni de alırlar mı?" diye yaranmaya çalıştığı bir medya gücü vardı toplumun tepesinde. Adına kimi kartel diyordu, kimi imparatorluk.
Yerli, yabancı pek çok yorumcuya göre Tayyip Erdoğan'ın en büyük başarısı üniformalı ve sivil bürokrasinin egemenliğini sona erdirmek. Bence -Blair'in tersine- kıran kırana savaşı göze alıp medya vesayetini tuşa getirmesi daha önemli reformdur. Çünkü o, öteki deli gömleklerinin dikişiydi.

***

Seksen yıllık beyin badanalarının yarattığı kavram kargaşası çabucak giderilmez tabii. Mustafa Kemal'e haklı şükranın çarpıtılmış ve yozlaştırılmış biçimini ilericilik, bürokrasi zorbalığını da halkçılık diye yutturma çabaları sürüyor.
İpe sapa gelir tez üretilemeyince iddia tek kişiye ilişkin fanteziye dayandırılmakta:
Her şey pespembe iken ortaya çıkan Erdoğan adlı şeriatçı, takiyeci, baskıcı deccal ahaliyi kandırıp iktidarı kaptı; şimdi dindar Hitler olma yolunda. Yandık, battık, bittik.
Bu durumda, her hâlükârda ona karşı çıkan herkes demokrasi kahramanı. Tek bir şeyi iyi yaptığını söyleyenlerin ise topu tasmalı yalaka.
Siz istediğiniz kadar bugünkü Türkiye ortamının şeriatçılığa da, dikta düzenine de elvermediğini, ayrıca başbakanın kendini diktatör adayı gördüğünü düşündürecek bir belirti bulunmadığını söyleyip sorun:
"Ağzından çıkmış bir söz için dil sürçmesiydi diyebiliyor; Hitler kendi laflarından birini öyle düzeltebilir miydi iktidara yürürken?"
Makul yanıt alamazsınız. Tek hedefli yaylım ateşini meslek edinmiş yorumcularımızdan hiçbirinin hiçbir zaman kalemi sürçmez.
***

Son darbelerin -uygulayıcılarından da değil, tasarlayıcılarından- hesap sorulmakta. Zemin hazırlamada yangın körüklerinin katkısını görüp önyargılardan artık vazgeçmek demokrasiye gerçek hizmet olur.
Her tavrı bir kişiye göre ayarlamak onun görüntüsünü devleştirerek tek adam düzeni kurmanın bir başka yoludur.
En zararlı tasma da kafaya takılandır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA