Farkında mısınız? Recep Tayyip Erdoğan dindar bir insan...
Bu lafıma güldünüz herhalde. "Farkında olmayan var mı?" dediniz.
Öyleyse o kendi gönlünün dindar bir gençlik yetişmesinden yana olduğunu söyledi diye niçin kıyamet koptu ve kopmakta?
Şaşılacak ne vardı bunda?
Tercih ile zorlama arasındaki çizgiyi gözden kaçırıyoruz. Kişinin beyaz ekmek sevdiğini söylemesi başkadır, "Çocuklarıma beyazdan başka ekmek yemeyi yasaklıyorum" demesi başka.
Öyle bir yasağın ne kadar uygulanabileceği de tartışılabilir konudur.
Biz kişilerin toplumu biçimlendirme gücünü her zaman abartıyoruz.
Bakın, tersini düşünün: Bir ateist yolunu bulup ülkemizde başbakan olmuş, dinsiz gençlik yetişse sevineceğini söylüyor. Öyle bir sonuç alabilir mi?
Fantezi değil bu. Rusya'da yetmiş küsur yıl boyunca denendi, hem de totaliter devletin bütün baskısı ve dehşetiyle. Sonuç ne oldu?
Sovyetlerin çöküşü tazeyken, orada bilmem ne yortusunun ayinini izletmeye yalvar yakar kiliseye götürdüler beni. O gün saunada çıplaklıklarını gizlemeye gerek görmemiş, panellerde çatır çatır özgürlük konuşmaları yapmış iki entelektüel kadının ellerinde mumlarla ve birçok gençle birlikte heyecandan ağlaşmalarını seyrettim hayretler içinde.
İnsan çok yönlü, çok karmaşık ruhlu, çok "biçimlendirilemez" bir canlı.
***
Şimdi eğitim sistemimizin ayrıntılarını tartışıyoruz. Gırtlak gırtlağa.
Önerilen yeniliklerle düze çıkacağımızı savunanlar bir yanda, onlar uygulanırsa bütün çocuklarımızın dişili erkekli yobaz olacağını söyleyenler öte yanda.
Kime ne kadar hak verileceğini kestirmek uzmanlık konusu. Ama ister 4+4+4 uygulayın, ister 3+9, bilin ki gençliği gönlünüzce ne imam yapabilirsiniz, ne ateist. Ya ne olur gençlik?
Pratikte eğitimin gerçekleşmesinin iki yolu vardır. Biri okullar, dersler, kitaplarla. Yani öğretilerek.
İkincisi, örnek olunarak.
Çocuk ve genç çevresinde olup biteni izler, ona göre kendiliğinden biçimlenir. O anlamda en etkili öğretmen "
bizatihi" toplumdur.
Keşke herhangi bir konuyu gırtlaklaşmadan, aklı duyguların üstüne çıkararak tartışma örneği verebilsek yeni nesillere...
***
Öyle bir başarıdan beklenecek en olumlu sonuç çocuklarımız ve torunlarımızın kafalarını daha bağımsızca kullanmaya başlamalarıdır. O bakımdan iyimserim. Çünkü gırtlaklaşarak da olsa toplumumuz akıllanmakta.
On yaşlarında iki çocuğun konuşmasına kulak misafirliğim o inancımı pekiştirdi. Biri başkasının malına el koymanın ayıp sayıldığını söyleyerek soruyordu: "
İstanbul'u almak da Bizans'ın malını kapmak değil mi? Filmde Fatih niçin kahraman oluyor?"
Muhatabı çocuk düşündü, düşündü, açıklama yaptı:
"
O dönemde herkes alabildiğini alıyormuş. Bizans çürümüş.
Osmanlılar yeni güç. Eski diş düşüyor, sağlamı çıkıyor ya.
Öyle bir şey."
Günümüzde de öyle olmakta.
Dışta ve içte. Telaşlanmayın.