Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

İtaatin sınırı

Evlenmeler azalıyor, boşanmalar artıyor. Ülkemizdeki hırgür yoğunluğunun bir belirtisi de bu.
Anlaşmazlıkların kavgaya dönüşmesini önlemenin anahtarı son günlerdeki tartışmalarda en çok anılan sözcüktür: hukuk. Boyuna övgüler düzülüyor ona; önemi ve değeri anlatıla anlatıla bitirilemiyor.
Bir kavram o kadar kutsallaştı mı, tabulaşması tehlikesi vardır. Önünde secde etmeye ara vermek, üstünde serinkanlılıkla düşünmek gerekir.
Kemal Kılıçdaroğlu "Herkesin yargı kararlarına saygı duyması lazım" dedi. Adalet Bakanı da o paralelde sözler söyledi.
Uçtaki kişiler bir görüşte birleşince biraz pirelenirim bendeniz. Mantığın özel bir dikkatle devreye sokulmasına ihtiyaç duyarım.

***
Söz konusu politikacılar "Herkes yargı kararlarına uymalı" deseler mesele yok. Kavga göze alınmıyorsa, otoritenin buyruğuna uyulur elbette. Ama "uymalı" değil, "saygı duymalı" dendi mi... O başka bir şey.
Askerken ben üst rütbedeki subayların emirlerine uydum. Oysa aralarında öyleleri vardı ki, sivil olsalardı da ağızlarından aynı sözler çıksaydı değil saygı duymak, kahkahayla gülerdim.
Otoriteye itaatin sınırlarına gelince... "Kavga göze alınmadıkça söz dinlenir" dedim ya. Bir yerde sınırı yok saymak kaçınılmaz oluyor, sonuçlar da göze alınıyor.
Şöyle düşünün. Bir geminin ikinci kaptanısınız. Süvari kafayı üşütmeye başlamış, gitgide daha saçma emirler veriyor. Tehlike yaratmadıkça suyuna gitmeye çalışıyorsunuz. Ama bir gün karşıdaki aysbergin üstüne dümen kırdırmaya kalkarsa ne yaparsınız?
Konusu o durum üstüne kurulu romanlar var. Oyunları, filmleri de yapıldı, beğenildi. "Bu eserlerle insanlar yanıltılıyor, otorite her durumda mutlaktır, gemi batacak olsa da itaat gerekir" demedi kimse.

***
Bizde adettir, bir filmde ya da dizide herhangi bir uğraşın profesyoneli olumsuz kişi gibi gösterilse, meslektaşları "Hakarete uğradık" diye ayağa kalkarlar. O zaman onlara hemen şu söylenir:
"Efendim, her işi yapan insanlar arasında iyisi de vardır, kötüsü de. Kişileri eleştirmek onların mesleklerine cephe alma anlamına gelmez."
Tek ve mutlak doğru çözüm yalnız matematikte geçerli, bütün başka alanlarda bulgular tartışmaya açık, yanılmazlık iddiası da ancak Papa'ya özgüdür. O kutsal megalomanyak yüzyıllar boyunca güneşin dünya çevresinde döndüğü gibi tezleri savundu, karşı çıkanları meydanlarda yaktırdı.
Gelelim günümüzdeki yargıçlarımıza... Birbirlerine giriyorlar. Kiminin ak dediğine beriki kara diyor. Hep birden haklı olamayacaklarına göre, içlerinden bir bölümünün yanılabildiğinin kesin kanıtı değil mi bu durum?
Öyleyse hepsinin bütün kararlarına -uymanın ötesinde- saygı duymak niçin gerekli olsun?

***
En yüksek yargı organımızın en temel konuda karar açıklayacağı gün yaklaşıyor. Onun hakkında kamuoyumuzun bir bölümünde oluşmuş bulunan görüş sır değil: yakın geçmişte hem hukuku, hem mantığı zorlayan kararlar aldı. En yüksek oyla iktidar yapılmış partiyi kapatmaktan pratik kaygılarla çekinirken onu kapatılma gerektiren bir konuda suçlu ilan etti.
Elbette gönül ister ki bu sefer aynı organ toplum vicdanını gemi süvarisine güven kaybettiren duruma getirmesin. Hepimiz yargı kararlarına uymakla ve hukuk üstatlarımızı saymakla kalmayalım. Sevelim de...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA