Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

"Ayır" duası

Çatışma gerektiren her uğraşta yenmek de vardır, yenilmek de. Pes etmedikçe, yenilgilerden sonra çaba tazeler, yenene kadar uğraşı sürdürürsünüz. Önemli olan, hedefin baştan yanlış seçilmemesidir.
Ben çok genç yaşta Marksizm'e bağlandım. İnsanlığın daha geniş adalete, özgürlüğe ve refaha o yoldan ulaşacağına inandım. Manen maddeten her şeyimi o ülkünün hizmetine verdim, uğrunda canımı çok kere tehlikeye attım.
Söz konusu düşünce sisteminin ilk uygulanma denemesi yanlış yerde yapıldı, üstelik liderinin erken ölümüyle bir manyak despotun tuzağına düştü; sonuç fiyasko oldu. Ama hedef yanlış değildi.
Doğru yerlerde doğru yaklaşımlarla insanlığın o yönde uygarlaşması için yollar her zaman açıktır. Elverir ki uygulamanın öncülüğünü üstlenenler rota saptırmasın.
Geçen yüzyılda Avrupa'nın komünist partileri sınıfta kaldılar o bakımdan. Adı komünist, icraatı faşist Stalin tezgahının körü körüne parçası oldular. Öyle yapmasalardı da ülkelerinde işçi sınıflarının kabaran gücünü iyi yönetselerdi ne Hitler iktidara gelebilirdi, ne Mussolini.
Yazık ki bugün de Marx'ın gerçekçiliğine yöneldiklerini gösteren bir belirti yok. Ağırlıklarının sıfıra yakın olması o yüzden.
İtalya'dakilerin en önemli gazetelerinden Il Manifesto'nun yeni yazarına bakın: Abdullah Öcalan. Köşesinden dünyaya lütfedeceği ilk akıllar arasında ne varmış, biliyor musunuz?
Toplumlarda iç barışı sağlamanın yolları.

***

Evrenin en büyük değeri insan zekasıdır, onun en önemli işlevi de "ayırt edebilmek". Sapı samandan, elmayı armuttan, doğruyu yanlıştan ayırmak.
Rahmetli ülküdaşım Attila İlhan kritik soruların başına "hangi" sözcüğünü koyardı. Kürt dostlarım Öcalan hakkında söylediklerimi kendilerine karşı tutum belirtisi sayar da kırılırlarsa, Attila yöntemi kullanarak sorayım:
Hangi Kürtlere karşı?
Her kavimde olduğu gibi, gerçekten barışçı, akılcı, insancıl davrananları da var... Azrail ruhlu bir megalomanı Ebedi Şef sayan, dağa çıkmaktan söz eden, sağa sola hastir çekenleri de...
Birincilerle kucaklaşmaktan onur duyuyorum. Ama ikincilerle nasıl el sıkışacağız?
***

Her konuda öyle.
Askere nasıl bakacağız?
Atatürk gibi düşünen ve davrananı da var, avantacılıkla karışık Napolyonculuk oynamak isteyeni de.
Dindara?
Anneannemin çekmeceleri gibi lavanta çiçeği kokanları da var, kutsal kitaptan muhasebe defteri gibi yararlanmaya kalkanları da.
Amerika'ya?
Abraham Lincoln'u da var, George Bush'u da.
Gazeteciye?
Toplumu akıllandıranı da var, sersemleteni de.
Kadınlara?
Türkan Saylan da var, İrlanda Başbakanı'nın karısı da.
Say say bitmez.
Düşünürün hası Tanrı'dan ne istemiş:
Düzeltilebilecek terslikleri düzeltebilecek kadar güç, düzeltilemeyecek olanlara katlanacak kadar sabır, ikisini birbirinden ayırt edecek kadar da akıl.
Dünyanın ve ülkenin durumu öyle karışık ki, bir ağızdan o duaya katılmamız uygundur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA