Başbakan Erdoğan'ın, çeşitli ülkelerin Türkiye'ye uyguladığı vizeleri kaldırmasına ne çok sevinmiştik.
Mesela nasıl da mutlu etmişti bizi Suriye ile aramızdaki 'vize' uygulamasının kaldırılması.
Vizenin kalkmasıyla birlikte başta Hatay, sonra Gaziantep, ardından da Adana ve Mersin'e akın akın Suriyeli gelmişti, ekonomi canlanmıştı.
***
Sonra ne oldu, nasıl olduysa Suriye ile karşı karşıya geldik.
Oysa ilişkiler ne güzel düzelmişti.
Başbakan Erdoğan'ın kucak açtığı Beşşar Esad niye 'çark' etti?
Niçin namluları kendi halkının üzerine doğrulttu?
Bir tıp adamı olan Esad halkını niye kurşuna dizmeye başladı?
Ya da bu dönemde halkına kurşun sıkan adam, iktidarını daha ne kadar sürdürebileceğini sanıyor?
***
Şimdi mesele daha kritik bir noktaya doğru gidiyor.
Son olaylar, Türkiye ile de bir çatışma ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerektiğini gösteriyor.
Bir ülkede kan dökülmeye başladığı an kalpler de, yürekler de ayrılmaya başlar.
Sanki bir güç Suriye'yi demokratikleştirmekten ziyade, bir arada yaşama imkanlarını ortadan kaldırmanın peşinde.
Halbuki,
Türkiye için öncelikli mesele Suriye'nin bütünlüğüdür. Suriye'nin parçalanması hiç işimize gelmez ki...
Nedeni malum.
Başbakan Erdoğan da her konuşmasında buna değiniyor ya!
***
Şu ana kadar 30 bine yakın Suriyeli mülteciyi kamplarda koruma altına aldık.
Geçmişte de Saddam rejiminden kaçan 500 bin kadar peşmergeye kucak açmıştık.
Sonra o peşmergeler Türk askerine kurşun sıkmıştı.
İnşallah yine aynısı olmaz.