İNSAN kaderinden kaçamıyor.
Belki biraz arabesk duracak ama aramızda o kadar çok 'acıların çocuğu' durumunda olan var ki… Kuzeyin oğlu Volkan Konak boşuna, 'Herkesin bir derdi var durur içerisinde' demiyor…
***
Muhabirlik günlerimin adam gibi adamıdır
Varol Uzlu.
Ona
"Dünyaya vizörden bakan güzel yürekli adam" ismini de ben taktım.
Alaylı değil okulludur.
Arkadaşları İstanbul'da kalmış ama kader onu
Trabzon'a çakmıştır.
Şöyle bir geçmişe bakıyorum da birlikte nice insan hikayesine imza atmışız, roman değerinde olan.
Karadeniz'in aşılmaz sarp dağlarında aksiyon filmlerini aratmayan ne maceralar yaşadık.
Bir gün Tirebolu'da 500 metre yükseklikteki vadiye kurulmuş, bin metre uzunluğundaki tele asılmış, insan taşımakta kullanılan ilkel teleferikte atv için çekim yapacaktı.
O ecel teknesine bindi.
Bende bir evin balkonundan onun fotoğrafını çekmeye hazırlanıyordum.
Muhtar:
"Kaç kilodur" diye sordu.
"Bilmem ki... Ama kamerasının ağırlığının 17 kilo olduğunu biliyorum" dedim.
"İnşallah tel kopmaz" dedi endişe dolu sesiyle.
Sonra da bir süre önce o teleferikten bir kadının düşerek parçalandığını anlattı.
Bağırıp geri dönmesini istedim.
Ne tepedeki adama ne de ona sesimi duyurabilmiştim.
Varol geri döndüğünde yüzü sararmış,
"Tam adrenalin yeri" demişti.
Güzel bir iş çıkarmıştık ama korkudan da ölmüştük.
***
Macahel'i bilir misiniz?
Van'ın Bahçesaray'ına benzer Artvin'in dünya çapındaki bu şirin güzelliği.
Kardan 6 ay yolu kapanır.
Macahel'den
Borçka'ya ulaşmak için
3937 metrelik Kaçkarlar'ı aşmak gerekir.
Yüzlerce cana mal olan bu ölüm yolculuğunun hikayesini yaşayarak yazmak istedik.
Ve bir kara kış günü 4 metre karda düştük yola.
Tam 18 saat ölümle dans ettik. Karlara bata çıka yürüdük.
Donma ve çığ tehlikesi yaşadık.
Sonunda Macahelli'nin acısını, hüznünü ve eziyetini dünyaya taşıdık.
Mesela kar tutmasına, yine beyazın gözleri kör etmesine ilk kez orada tanık oldum.
3300 metrede donduran soğukta ısırdığım kuru ekmeğin tadı ise damağımda hâlâ.
***
Varol hüznü hep içinde yaşar.
Kardeşini bir trafik kazasında kaybetmiş, babası da o kazadan üç ay sonra vefat etmişti.
Anneciğiyle bir başına kalmıştı.
Avunmak için hep fotoğraf çekti.
Dağın, taşın, kuşun, çiceğin ve böceğin...
Bunları
'Yansıyanlar', 'Çekincem' ve
'Çok çektik çook' isimli üç sergisiyle sanatseverlere sundu.
Sonra sırtını yasladığı dağı yıkıldı.
Anacığını kaybetti.
Kanadı kırık bir kuş gibi kaldı.
'Mahalle Maçı' filmiyle yönetmenliğe başladı Varol.
Şu günlerde filmin devamı olan
'Turnuva'yı çekiyor.
Başta Trabzon Valiliği ve Belediyesi olmak üzere herkesin bu önemli projeye katkı koyması gerek.
Ama nerdeee!...