Almanlar'ın en ünlü vakfı 'Konrad Adenauer' Türkiye'de ciddi çalışmalar yapan bir vakıf.
Sayın Başbakan, bazı Alman vakıflarının bir kısım CHP'li belediye ile PKK'ya maddi yardım yaptığını söyleyince aklıma gazetecilere bol keseden para dağıtan Konrad Adenauer Vakfı geldi.
Güya 'Barışı ve özgürlüğü' korumak için dünyanın hemen her yerinde faaliyet gösteren bu vakıf neyin nesiydi?
Vakfı kim kurmuştu?
Biraz sayfa karıştırdık, interneti sorguladık, karşımıza enteresan bilgiler çıktı… Hepsini buraya sığdırmamız elbette mümkün değil.
İşte birkaçı…
Konrad Adenauer, Katolik bir hakimin oğludur.
Aynı zamanda, Alman İmparatorluğu'nun birliği çerçevesinde bir Batı Alman Federal Devleti'nin kurulmasını öneren isimdir. Prusya Devlet Konseyi'nin başkanlığını yapmıştır.
Nazi Almanyası'nda Gestapo tarafından tutuklanmış ama sonra serbest bırakılmıştır.
Adolf Hitler'e yönelik 1944'teki 20 Temmuz Suikastı sonrası bir kez daha tutuklanmıştır.
1945 yılında ise Amerika tarafından Köln Belediye Başkanlığına getirilmiştir.
Ve Hıristiyan Demokrat Parti'nin (CDP) Kurucu-Yönetim Kurulu Üyesi ve Almanya Federal Cumhuriyeti'nin de ilk şansölyesidir.
Böyle birinin kurduğu vakıf, sahi Türkiye'nin yararına ne yapar?
Kötülükten başka…
***
Konrad Adenauer Vakfı uzun yıllardır Türkiye'de faaliyet göstermektedir.
Özellikle basına yaptığı maddi destekler, verdiği eğitimler hep dikkatimi çekmiştir.
Vakıf senedinde amacını, "Barışı, özgürlüğü kollamak, demokrasiyi ve insan haklarını hayata geçirmek, kendi kendine yardım olanaklarını güçlendirerek yoksulluğa karşı savaşmak ve doğal yaşam kaynaklarını korumak" olarak açıklar.
Bu vakıf, 35 yıldır dünyanın her tarafında partnerleriyle birlikte Almanya adına çalışmaktadır.
Yurt dışında görev yapan personeli
Afrika, Asya, Avrupa, Latin Amerika, Ortadoğu ve
Kuzey Amerika'nın yüzden fazla ülkesinde 200'ün üstünde proje ve programı koordine etmektedir.
Vakıf, danışmanlık ve eğitim programlarına, yayın faaliyetine, eğitim malzemesi teminine, politik bilimler, toplum bilimleri ve ekonomi alanlarında bilimsel araştırmalara maddi destek sağlamaktadır.
Türkiye'de ise
gazeteciler cemiyetleri vasıtasıyla içimize kadar sızmıştır.
Bergama'da altın madeninin engellenmesi için yapılan eylemlerin arkasında da bu vakfın olduğu iddia edilmekteydi.
Haziran ayında
Antalya'da düzenlenen
Türk-Alman Gazetecilik Semineri'nde
Kuzey Afrika/Ortadoğu seçim sonuçları ve
yeni medyanın rolü gibi güncel siyasi olaylar ele alınarak, meslektaşlarımızın beyni yıkanmaya çalışılmıştır.
Sayın Başbakan'ın Alman vakıflarının yurdumuzdaki tezgahlarını dillendirmesiyle birlikte konuya ucundan ben de daldım.
Alman vakıfları Türkiye'de cirit atıyor.
Kimi gazeteci kılığında
ajanlık ve
provokatörlük yapıyor, kimi de çevreci kılığında
teröre maddi destek sağlıyor.
Altyapı işlerine maddi destek sağlayarak yer altında kanal açan Almanlar buralara kim bilir neler döşüyor?
Başbakan Erdoğan'ın Alman vakıflarıyla ilgili sözlerinden sonra telaşa kapılan
Can Ataklı'nın,
"Medyaya yeni bir operasyon dalgası mı geliyor?" cümlesini bu bağlamda iyi okumak lazım.
Alman sermayeli bazı medya kuruluşlarının niçin
İsrail ve
Almanya'ya toz kondurmadığı galiba yavaş yavaş ortaya çıkıyor.