İnanmazsınız yaz geldi. Küçük bir tatil için Bodrum'dayım. Ani hava değişikliği, kumda çıplak ayakla yürümeler, geceleri yıldızları seyretmeler, denize girmeler derken ayarlarım şaştı tabii. Sanki hayatımda ilk kez deniz-güneş görmüş gibi yatıverdim boylu boyunca şezlonga.
"Oooh aman da ne güzel, hanimiş benim ördek suya daldı zil çaldılarım" kıvamında ağzım kulaklarımda sağa sola bakınırken kendimi büyük yakmışım. Siz deyin ıstakoz, ben diyeyim pancar boyutundayım.
Cehaletin bünyede ne zaman hakimiyet göstereceği belli olmuyor işte.
Ne yapayım, umudum yarınlarda tatildeyim.
Hiç tartışmasız Ege sahillerinin en güzel, en huzurlu, en hakkını veren zamanı bu mevsim.
Gelelim sezona hazırlanan Bodrum'a.
Dedim ya sezona hazırlanıyorlar yani eşittir şu anda in cin top oynuyor, mekanların yüzde doksanı kapalı. Hadi en popüler yer Türkbükü'nden söz edeyim. Divan Oteli, Ship A Hoy bile inşaatta. Maça Kızı yabancı müşterilerine hizmet etmekte. Bir kadeh içkiye ödeyeceğiniz parayı söylemeye dilim varmıyor.
Konuyu kapatıp, hızla yaralarımı sarmak istiyorum.
Koyun sonundaki Miam bugünlerin en popüler ve hareketli mekanı. Türkbükü sakinleri akşamları Miam'da buluşup yemek eşliğinde DJ Şenol'un çaldığı akustik Türkçe şarkıları dinliyor. Ortam hoş, yemekler lezzetli.
Bu arada Bodrumlular'ın dilinde bir Karpuz'dur gidiyor. Merkezde olduğundan şüphelendiğimiz Karpuz Barı bir türlü bulamayarak sevenlerine bağışladık. Acaba neymiş Karpuz?
2014 yazında Türkbükü'nün en iyi çıkış yapan mekanı olması beklenense işletmesini konunun uzmanı Ergun Yıldız'a teslim eden Maki. Bütün odaları baştan aşağı yenilenen otelin restoranı İstanbul'un en iyilerinden Flamingo'ya teslim edilmiş.
Eğlencesi de NuPera'nın içinde geçen kış açılan Tolga Sezgin'in 'Pop'unda.
Siz Bodrum'un terk edilmiş havasına kanmayın yolunuz Yalıkavak Marina tarafına düşünce şoka giriyorsunuz.
Sanırsınız pazar günü Bebek. Öyle bir trafik, bir karmaşa, bir gezgin vatandaş hali ki sormayın.
Şimdi marina olarak teknelere müthiş hizmet veriyor olabilir ama Yalıkavak Marina bence İstanbul'da bir AVM'den farksız.
Ege'nin dokusundan, tadından, renginden, adetinden, havasından uzak. Kime ne katkısı olursa olsun sevemiyorum ben.
İtalyan ve Fransız rivieralarındaki örneklerine baksalarmış, iyi olurmuş. Şık olurmuş.
İyilik, hoşluk, güzellik demişken Gümüşlük Mimoza yine Mimoza. Karmam mı var nedir, oradayken kendimi bambaşka hissediyorum. Taklitlerinden sakınmakta fayda var.
Valla var, bu Bodrum'da başka bir durum var. Büyü var. Aşk var. Adamı avucunun içine alıyor, ¨Benimsin¨ diyor, başına işler açsa da ondan kopmana izin vermiyor.
İnsanın işi gücü bırakıp, İstanbul'u şutlayıp tez vakitte taşınası geliyor. Allah'ım aklımı koru. Daha gencim ben, yeme beni Bodrum.
Biraz deniz biraz uyku bütün isteğim buydu...