Taze damat, kalbimin en favori müzisyenlerinden biri Teoman Arnavutköy'de balık keyfi yaparken dile gelmiş ve "Tembelliği seviyorum" demiş.
Ne yalan söyleyeyim her ne kadar çocukluğumuzdan beri tembelliğin kötü bi'şey olduğu kafamıza kakılsa da çalışmak kadar tembelliği ben de seviyorum.
Neden? Çünkü;
Günümüzde hayattan zevk almak eşittir tembellik. Çalışmaktan yaşamaya zaman mı kalıyor Allah aşkına.
İş dünyası öyle bir girdap, yarış, itiş kakış ki bir süre sonra insan o çok önemsediği ve koşa koşa gittiği işiyle körelmeye başlıyor.
Zorla sağa sola koşturan kocaman adam gibi değil öylesine anın tadını çıkaran çocuk gibi hissetme şansın oluyor.
Çünkü tuzun kuruysa, hırslar tamamlandıysa, arzulara ulaşıldıysa aklına gelen, içinden geçen ilk şey tembellik oluyor. Bkz: Teoman kardeş.
Çünkü hafta içi herkes ofiste çalışırken güneşli günün tadını çıkartmak sana kalıyor ve buna paha biçilemiyor.
Çünkü pazartesiler Pazartesi, cumalar Cuma olmuyor. Bu da ayrı ve güzel bir kafa oluyor.
Çünkü yetişkinlik kontenjanından kenara attığın, ertelediğin, seni gerçekten mutlu eden şeyleri yapabilme fırsatın oluyor.
Tembel insan kendine dönüyor. Bencilleşiyor ve bencillik bazen bünyeye çok çok iyi geliyor.
Çünkü tembellik zaman zaman hepimizin hakkı. Yenilenmenin, dinlenmenin tek şıkkı.