Olmaz mı? Olabilir. Artık şunu idrak ettik ki; olmaz, olamaz, nayır nolamaz dediğimiz her şey birer birer oluyor. Öyle ya da böyle olduruluyor sayın seyirciler.
Alın size nur topu gibi konu; Türk Hava Yolları'nın yeni hostes kıyafetleri.
Herhalde gördünüz. Gördünüz ve ağzınız beş karış açık kaldı. By Dilek Hanif.
Öncelikle o bilek boyu etekleri, kaftanları, fesleri, bebek mama önlüğü misali fularları tasarlarken modacı Dilek Hanif'in neler düşündüğünü ve içinden neyi kovaladığını merak ediyorum doğrusu.
Bu ne kafası?
Ne modası?
Neyin tasarımı?
Tasası, kasası. Yetişin ağalar!
Dilek Hanif gibi en kaba tabiriyle 'Avrupalar, Parisler, Milanolar görmüş' bir modacıyı zevkin dibine, gözün karanlığına yolculuk ettiren motivasyon nedir acaba?
Hosteslerin sanal medyaya sızan yeni kabin kıyafetlerini görür görmez ellerimi tutamayıp THY Basın Danışmanı Dr. Ali Genç'i aradım tabii ki.
Dedim "Ali Bey gözlerimin gördüğü doğru mu, neler oluyor?".
Ali Bey özetle şunları anlattı. THY'nin yeni kabin kıyafetleri için sekiz on modacıdan tasarımlar istemişler, sonunda Dilek Hanif ile çalışmaya karar vermişler.
Hanif birkaç tasarım yapmış, sosyal medyaya sızan da o tasarımlardan biriymiş ama seçilen tasarım değilmiş.
Peki süreç nasıl işleyecekmiş?
Dilek Hanif'in seçilen dört beş tasarımı iki yüz THY kabin görevlisinden oluşan focus gruba sunulacakmış.
Daha sonra aynı kıyafetler medyadan, moda dünyasından ve kamuoyundan iki yüz kişiye sunulacak ve çıkan sonuca göre yeni THY kabin kıyafetleri seçilecekmiş.
Yani henüz korkulacak, panik yapacak bi'şey yokmuş.
Öyle diyor Sayın Ali Genç.
Ben de şöyle diyorum. Türkiye'nin gururudur Türk Hava Yolları. Kıymetlidir. Gözbebeğidir. Simgesidir. Yüzüdür. Gözüdür. Dünya çapında sözüdür.
Ve ben bir T.C. vatandaşı olarak bu berbat, naftalin kokan, rüküş kıyafetleri kabul edemem.
Ha benim kabulüm olacakları değiştirmez (yurdum klasiği; birileri zaten karar verir, vatandaş kukladır, boyun eğer styla) ama edemem.
Bu Muhteşem Yüzyıl havası, bu ramazan şenlikleri kıvamı, bu şerbetimizi içelim fasıl yapalım tadı bizi bozar.
THY'yi toptan bozar.
Açık ve net bir şekilde aramızı buz gibi soğutur.
Etek boyuna mı yanarsın, perdelik kumaşına mı, kafadaki fesine mi, varis çorabı kılıklı çoraplarına mı.
Böyle bir zevksizlik, iticilik, kararmışlık, modadan bihabersizlik, geçmişe fırdönmüşlük olamaz.
Olmamalı.
THY'ye yakışmaz. Yakıştırılmamalı. Şu fotoğraf karesinin çekilme seviyesine gelmesi bile üzüntü sebebidir.
Umarım THY yetkilileri tepkileri göz önüne alır ve acilen geri dönüş yaparlar.