1 Ocak yaşanmayan, geçerken iki dakika soluklanılan, artmış yemeklerin, ağrıyan kafaların, yorgun bedenlerin, kapalı dükkânların, ulaşılamayan telefonların günüdür. 1 Ocak olmak istemezdim.
Seni yeni yıla girer girmez arayanlar en çok sevenlerin midir? İlk yarım saatte beklediğin telefon gelmediyse o iş bitmiş midir?
Çevremdeki en vurdumduymaz, en kural dışı duruşlu arkadaşlarımın bile 00.00'da annelerini aramak istemeleri nedendir?
Üzerinde kırmızı renk kıyafet, aksesuar ya da iç çamaşırı olmayan arkadaşları ayakta alkışlıyorum. Direndiniz ve kazandınız.
Hindi yemeyi reddedenlere de saygılardan bir demet. Yahu bütün bir yıl sen ağzına hindi koyma, hindinin "h"si aklına gelmesin, yılbaşı gecesi hindi diye tuttur. Neyin âdeti ya da neyin copy paste'i bu? Neden? Neden?
Nişantaşı yılbaşı kutlamalarının merkeziydi. Hele yılın son haftası müthiş renkli, hareketli, eğlenceli geçti, kabul ama bir Nişantaşı sakini için 1 Ocak kurtuluş günüdür. Kutlu olsundur. Yılbaşı kaosunu çekmek de bir yere kadar.
Özel günlerin insanın geçmişini süzen düşünceleri oluyor. Dalıp dalıp gidiyorsun, kendine durup durup puanlamalı sorular soruyorsun.
Yılbaşlarında da genelde soru şu oluyor: En iyi yılbaşım hangisiydi? Veya çevir tersine, en kötüsü hangisiydi? Çocukluğumda çok sıkıldığımı hatırlıyorum, sonra en iyisini ve en kötüsünü. Sonuç? Bi'şey değişmiyor, yıla nasıl girersen öyle gitmiyor.
Yıllara anlamlar yüklemeyi seviyoruz, seviyorlar. "Durun yapmayın, olanları harcamayın, sayılara saplanmayın, zamanlara sıkışmayın" derdim bana sorsalar. Olay yıllarda değil bizde. Hep birilerine, tarihlere, sayılara, bi'şeylere, mekânlara, imkânlara atıyoruz bahane topunu. Sorumluluk bizden çıksın da. "Şekerim tek sayılı yıllar bana daha iyi geliyor valla" diyebilecek kadar sislerin altında yürüdüğün yoldan eminmişsin gibi dolaşmak güzeldir belki de...
Özel günlerde yemeğe ve içkiye saldırmanın sebebi bulundu mu acaba? Çatlayana kadar tıkınmanın, gözün kapanana, bünyenin şalteri atana kadar içmenin gerekçesi, motivasyonu, ittirici gücü, içsel övünmesi ne olabilir acaba?
O son tabak iç pilavı kaşıklamayacaktın be abla.
Her yeni yıla Victoria's Secret mankenleriyle girerken kendimi yogi gibi hissediyorum. Tek bir noktaya bakıp, "Ommm"layarak durumu kabullenmeye çalışıyorum. Evet kızım, onlar kadınsa sen hiçbişeysin, iyisi mi derin nefes, anda kabul, hadi canım, hadi Ayşem.
Kısaca göz attığım yılbaşı ekranının ardından arkadaşlarıma şöyle bir açıklama yaptım; Mustafa Sandal'a gerçekten hayranım, bütün şarkılarına bayılıyorum, stilini seviyorum, tatlı herif, süper adam bence.
Bu sabah uyanınca ilk iş ısıtıcıda su kaynattım. Büyük sürahiye bir poşet Alman çayı, üç poşet kiraz saplı, iki poşet de mısır püsküllü form çay attım. 10 dakika beklettim. Çayları çıkarıp limon ve elma dilimlerini çaya attım. Bütün gün bu karışımı yudumladım. Niye mi? Öyle işte, iyi geliyor, ödeme.
Galiba hep böyle... yanılma... deneme... ödeme... ödeşme... ilişme...
Hazırsak başlayalım 2013'e.