Özel ve yetenekli bir sanatçı olmak yetiyor mu? Yetmiyor. Biraz da doğru dürüst bakış açısı gerekiyor şu hayata değil mi?
Diyelim kadınlara, ilişkilere, aşka hadi geçtim hepsini insana nasıl baktığın, onları nereye koyduğun, düşünce yapın, çektiğin muamele falan seni daha önemli, daha özel bir yere koymuyor mu?
Saygına saygı, sevgine sevgi katmıyor mu?
Bence öyle.
Başarının tak diye gözden düştüğü, yeteneğin bir gram anlamının kalmadığı durumlar var yani.
"Bana ne senin yeteneğinden, al başına çal" hissi geliyor insana yani.
Mesela klarnet sanatçısı Hüsnü Şenlendirici.
Yeteneğini kim inkar edebilir ki? Müziğe kattıkları, klarnetiyle devleşmesi nasıl takdir edilmeyebilir ki?
Ama al işte. Adamda bir arpa boyu ilerleme yok. İsterse Grammy Ödülleri'ne doymasın, ne olacak.
Dün röportajını okudum gazetede.
Şöyle diyor, diyebiliyor, yıllardır arapsaçına dönen ilişkisi, karısı Nazire Şenlendirici için düşünmeden şu lafları içine sindire sindire sıralayabiliyor; "Ancak âşık olursam boşanırım".
Yuh! Aman ne muhteşem. Şak! Şak! Şak! Alkışlamaktan ellerim patlayacak vallahi.
Efendim neymiş, Nazire Şenlendirici ile aşkları çoktan bitmiş. Öyle söylüyor Hüsnü Bey. Ama boşanmazmış, ayrı yaşasalar da boşanmazmış. Ancak âşık olursa boşanırmış.
Bence bu açıklamadan şunu anlarım arkadaş.
1. Hüsnü Şenlendirici fırtınaların koptuğu, hayatını yıktığı ilişkisi Deniz Seki'ye hiç âşık olmamış. (İnsan bir kadını her defasında böylesine rencide eder mi? Bile bile şu cümleye ne gerek vardı.)
2. Nazire'nin hayatından, gönlünden, mahrum kaldığı aşktan Hüsnü'ye neymiş. Dünya Hüsnü'nün etrafında dönüyormuş. Nokta. Hüsnü'den gerisi daima üç nokta.
3. Nazire'yi kendisinin malı zannediyormuş. İster boşar, ister boşamazmış. Nazire'ye de kara kara onun âşık olacağı günü beklemek düşermiş.
İnsan karısını, çocuklarının anasını cümle âlemin önünde böylesine rencide eder mi? Yüz seksen sekizinci kere.
Bu nasıl bir erkek kafasıdır böyle? Sırf Hüsnü'de mi? Yooo, yüzlercesinde, binlercesinde kafa böyle.
Aşk onların hakkı. Boşanma onların kararı. Sevişme onların tekelinde. Namus onlardan sorulur. Ahlak onların süzgecinde.
Doğrular onların paşa keyfine göre doğru.
Kadın mı? Hadi beee! Kadına ne!
Çocuğuna baksın, üç kuruş beş kuruş fark etmez parası ödeniyor. Daha ne!
Bir kere evlendiler ya, kadına bundan büyük ödül yok bu âlemde.
İster boşar, ister aldatır, ister boşamaz her gün aldatır, ister toplum önünde ezer, canı çekerse korur. Başka kadınların kanına girer, onlara da ister sahip çıkar, uymazsa ilk trene binip kaçar, aşka hep açıktır, namusta hep bir numaradır.
Ve işin en fenası; bu abiler her daim ayakta alkışlanır.
Hadi beeee!
Bi hooop artık be!