Bavullar ve kadınlar... gayet net; anlaşamazlar. Ya az gelir ya çok bavullar.
Tıka basa doldursan, içindekiler yük olurlar. Elini korkak alıştırsan, içine dert olurlar.
Her şeyi aldım zannetsen, en gerekliler evde çekmecede kalır.
Erkek gibi iki şort iki tişörtle çıksan, ı-ııh çıkamazsın.
Sonra çekeceğin sıkıntıyı göze alamazsın.
Ama her tatilde kendine kızarsın; "Bak görüyor musun, yine giymedin, boşuna almışsın, yahu evi taşımıssın" diye diye beceriksizliğini tokatlarsın.
Bavullar ve kadınlar... gayet net; ekside kalırlar.
Şimdi bavul ve kadın meselesi nereden çıktı? Hem önceki gece yaşadığım bavul fışkırmasından, hem de dün SABAH'ta okuduğum Şengül Abla'nın (Balıksırtı) "Küçük çantayla tatile çıkılacak, taşımaktan bıktım" yazısından.
Ah Şengül Abla; ben de bıktım, ben de ama ne yapayım? Üç günlüğüne bile taşınacak o kadar şey var ki. Şarj aletleri, bilgisayarlar, kremler, şampuanlar, mayolar, hırkalar, şortlar, ilaçlar, lar da larlar...
Hem sen de bilirsin erkek milletini, "Lütfen az eşya alın" buyurur tatilin ikinci günü; "Mavi şortumu almadın mı, bilmem ne ilacı nerde, beyaz tişört yok mu?" sorularına başlarlar.
Yok yok gayet net; bavullar ve kadınlar anlaşamazlar.
Doldurun anasını satayım.