Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Babam ve ben

31 yaşındayım ve ilk kez içim huzur dolu. Mutluyum...
Mutluluğumun sebebi; o!
Zaten hayatımdaki her şeyin sebebi o.
Kızlar ve babaları... En sıkı karma, karmaşa bu olsa gerek.
Kendimi bildim bileli onunlaydı savaşım. Okuduğum kitapların, giydiğim kıyafetlerin, olmaya çabaladığım kadının, sevdiğim adamların, seçtiğim mesleklerin nedeniydi o.
Babasının kızı olma eylemlerim hiçbir zaman bitmedi. Bitemezdi... Ah bir en gözdesi olabilseydim. Bunu becerebilseydim. Ona yetebilseydim.
Anneler başkadır. Anne hep hazırda bekler, anne hep kollar, sen neysen osundur.
Mesela annen için değişmen gerekmez. O seni daha karnında taşırken kabul eder. Annenin kızıyla durumu bellidir; olmak istediği kadını kızında bulmak.
Ama anne seni zorlamaz, anne en büyük taraftarındır.
Gel gör ki babanla kavgan hiç bitmez. Bazen gizliden, bazen açık açık silahlar çekilir. O senin olmalıdır, sadece senin. Yerini alabilecek herkes, her şey en büyük düşmanındır.
Sen de onun buyurduğu kadın!
Çok kızdım ben babama, hem de çok sevdim. Hayatının erkeği kim diye sorsalar, hani ben de kıvırmadan dürüstçe cevap versem, cevap tekti; babam.
Yaptığı her şeyin bana inat olduğunu zannettim. Ben de inatta birinciydim hani.
O "Ak" dedi, ben "Kara". O Beşiktaş'a âşıktı, ben Fenerbahçe'ye. O "Yapamazsın" dedi, ben; "Hodri Meydan" çektim.
Zıtlaştım, kalbine bastım, damarını kopardım, kapıları yüzüne kapattım.
O da kızdı, kapıları çarpıp çıktı, yüreğimi ezdi, kanımı çekti, uykularımı kaçırdı.
Gidişini kabullenemedim. Sanki hiç gelmemişti... O da benim değişimimi kabullenemedi. Eh biraz dişliydim, ele avuca sığmaz, kontrol edilemezdim.
Yıllarca sağlam bir sınav verdik biz.
Ama dün sabah fark ettim ki biz değiştik. O da ben de bu sınavdan yıldızlı pekiyi ile çıktık.
Artık en yakın arkadaşım, sırdaşım o benim.
Dün Ayşe'yle (Arman) yaptığım röportajı okumuş, aradı. Hani "Hayatla değil babamla didişiyormuşum meğer" dediğim röportajı. Benimle gurur duyduğunu, içimdeki değişimi gördüğünü, kendisinin de artık değiştiğini söyledi.
Evet! Babam bana ilk kez dolu dolu "aferin" dedi. İlk kez "değişti".
Bu yolculuğumuz boyunca geldiğimiz en güzel yerdi.
Birbirimize açık olmayı, tam yeri geldiğinde konuşmayı, çatır çatır tartışmayı, olaylara birbirimizin penceresinden bakmayı öğrenmiştik nihayet.
O 63 yaşında ben 31 yaşında hayatta derin nefes almanın formülünü bulmuştuk.
Formül; sevdiğini olduğu gibi bırakmak.
Formül; onun kendi olmasına izin vermek.
Formül; onu neden sevdiğini unutmamak.
Formül; sebeplerini anlamaya çalışmak.
Formül; paravansız konuşmak.
Formül; her şeye inat birbirinizden vazgeçmemek.
Hani diyorum ki, belki bizim formül sizin de işinize yarar. Bizi gerçekten seven, her şeye rağmen yanımızda dimdik duran insanlar bulmamız çok zor değil mi?
Biliyorsunuz, herkese "Aile" denmiyor. Aile bedavadan olunmuyor.
Lütfen siz de bu pazar düşünün. Kırgınlıklarınızı içinize gömmeyin, gidin konuşun. Anlayın, dinleyin.
O en değerli varlıklarınızı sevin. Tuttuğunuz ipleri gevşetin. Haklı olma derdini çöpe atın.
Göreceksiniz, her şey değişecek.
Zaman alabilir ama değişecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA