Cevabı en merak edilen ama en sorulmaması gereken soru bu değilse nedir sevgili okur. Ah şu kalp ah, ah şu güvensizlik ah, ah şu korkular ah ve de vah.
Şimdi iyisi mi başa döneyim.
Ben bu yılbaşı o kadar mutluydum ki, şöyle tarifleyeyim; şımarıklığın kitabını yazdım diyebilirim. Arkadaşlarım yanımda Antalya'nın altını üstüne getirdim.
Lunapark'a gittim, çarpışan arabalara bindim (bkz:30 yaşında çocuklar gibi şen olmak). Koşup koşup arkadaşlarımın üstüne atladım, durup durup 'Size bir şarkı söyleyeyim mi?' çekip, saçma sapan danslarla saçma sapan şarkılar söyledim. Bol bol alkış aldım. Sokaklarda koştum. Öyle bir neşe hali, öyle bir coşku yani...
Fakat yetti mi? Yetmedi! Kesti mi? Kesmedi?
Kafamda hep aynı soru döndü durdu, içimi kemirdi de kemirdi. 'Beni seviyor musun?'.
İnsan neden bu sorunun cevabını duymak ister? İnsan ne zaman sevildiğinden emin olur?
İtiraf ediyorum bu soru bana sorulmasından en nefret ettiğim sorudur. Annem çok sorardı ve deli olurdum; "Annemsin, seviyorum ya offf". Annem de üzülürdü, gözleri dolardı. 'Bunu bana söylesen ne olur ki, duymaya ihtiyacım var' bakışıyla bakardı. O zaman anlamazdım, şimdi anlıyorum.
Zaten ben büyüdükçe annemi daha iyi anlıyorum ya neyse, konuya dönelim.
Evet, kollarında uzanmışım onun (onun işte kim diye sormayın), özetle güzel bir an âşıklar için... Uykum da gelmiş... Gözlerim kapanıyor ama içim dır dır dır ediyor. 'Beni seviyor musun?', 'Beni seviyor musun?'.
İçimden kendi kendimi bastırmaya çalışıyorum "Sorma, sakın sorma! Şapşal olma Ayşe! Sevmese ne işi var yanında, seviyor işte, sus Ayşe sus!".
Ve susuyorum... Tabii düşünmeden edemiyorum.
Söylesenize insanı bu sorulmaması gereken yegane soruyu ne sordurur?
İşte çıkardığım şıklar.
a. Kendine güveni yoktur ya da genel bir güvensizliği, kırılmışlığı vardır.
b. Karşısındakinden emin değildir.
c. Benim gibi acelecinin tekidir, her şey kontrol altında olsun ister ama bilmelidir ki her şey kontrol altında olunca işin esprisi kalmaz.
d. Aşk istemiyordur, huzur istiyordur, garanti istiyordur.
e. Aslında için için sevilmeye layık olmadığına inanıyordur, sevginin onaylanmasına muhtaçtır.
f. 'Sev beni sev beni' diye bağırır fakat sevmenin sevilmekten daha tatlı olduğunu kaçırmıştır.
Eee, siz ne dersiniz? Siz hiçbirine "Beni seviyor musun?" diye sordunuz mu? İnşallah sormamışsınızdır çünkü cevabı ne olursa olsun, insana sorduktan üç saniye sonra kendini çok eksik hissettiren bir sorudur o, amaaan.
Hah! Sormadınız mı? O zaman bingo içinizden sordunuz. Peki sizce niçin en mutlu zamanımızda bile bu sorunun cevabını merak ediyoruz dersiniz?
Hımm?