Önümüzdeki yıl yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. Şimdi buna bir de referandum eklendi. Üçü bir arada bir seçim yılından söz ediyoruz.
Belki bir de sürpriz olabilir. Yani yerel seçimle genel seçimi bir arada yapmak...
Az da olsa böyle bir olasılık var.
Çünkü her türlü iyi gidişe, kentlerdeki hizmete rağmen toplum bazen, yerel seçimleri "iktidara uyarı" aracı olarak görebilir. Ayrıca yerel yönetimlerde de "iktidar yorgunluğu" ve aynı siyasi yüzlerin, aynı bürokratik kadroların yarattığı sıkıntı da söz konusu.
Sokaktaki insan istikrar ve değişim için genel iktidarın değişmesini istemez ama yerel iktidarı değiştirmek ister.
Tabii bu uyarının dozu biraz kaçarsa, derin siyasi değişimlere de yol açabilir. Belki de bu ve benzeri ihtimalleri devreden çıkartmak için Başbakan Erdoğan, önümüzdeki yıla yönelik bütün hesapları alt üst eden bir çıkış yaptı. Yeni anayasa referandumunun cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra yapılabileceğini açıkladı.
Bu yeni bir durum...
Eğer bu yılın kasım ayına kadar partiler yeni anayasa konusunda ortak bir karara varıp, referandum yolunu açmazlarsa ki zor görünüyor, AK Parti kendi önerisiyle Kasım 2014'te referanduma gidecek.
Bu ne demek?
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra "başkanlık veya yarı başkanlık sistemi" referandumla halka sunulacak. Yani halkın önüne çıkacak cumhurbaşkanı adayı, "Başkan adayı" olarak çıkamayacak. Muhalefet istemese de halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı seçimi yaşayacağız. Bu da ister istemez "partili cumhurbaşkanı" anlamına geliyor.
Bunun için de partinin güçlü ve kendini yenileyen bir yapı olarak sürmesi gerekiyor.
Başbakan Erdoğan da bunu istiyor. Çünkü partisiz cumhurbaşkanı örneğini Türkiye geçmişte çok gördü. Rahmetli Turgut Özal da, hatta sonradan yerine geçen Demirel de "partileri" ellerinden gittiği için istedikleri hiçbir şeyi yapamadılar.
Başbakan Erdoğan bu geçmiş tecrübeden hareketle her türlü makamı devretmesine rağmen teşkilatı devretmek istemiyor.
Çünkü siyaset makamla değil, teşkilatla yapılıyor.
Bunun için her ihtimalde partiyle bağının kopartılmasına karşı çıkıyor.
Buradan bakınca, cumhurbaşkanı adayı mı olacak yoksa başkası mı aday olacak belli değil.
Kaotik bir durumla karşı karşıya kalma ihtimali yüksek.
Çözüm demokratikleşme atağı
Bu noktaya gitmeden ve anayasa referandumunu 2014'e götürmeden bir çıkış yolu bulunabilir. Bu da yeni bir demokratikleşme paketiyle atağa geçmekten geçiyor. Ramazan sonrası bu tür ataklar sürpriz olmayacak.
Çözüm sürecinin umut yarattığı Kürt meselesinden, Alevi meselesine, yargıdan YÖK'e birçok alanda yeni adımlar atılır ve bunlar da yeni anayasa metniyle güvence altına alınırsa muhalefetin tüm itirazlarına rağmen sonbaharda farklı bir Türkiye'ye uyanmak mümkün.