CHP son yılların belki de en "sessiz" kurultayına hazırlanıyor. Neredeyse her kurultay öncesi iç gerginlikten siyasete vakit bulamayan CHP'deki bu sessizlik ne anlama geliyor?
Son iki yılda birkaç kurultayla sürekli iç kargaşa görüntüsü veren partinin bu sessizliği klasik muhalefetin bittiğini mi gösteriyor?
Sözü uzatmadan bu iki soruya verilecek cevap çok net: "Evet."
Baykal'ın "tek adam" dönemleri hariç CHP uzun bir aradan sonra ilk kez her kafadan bir sesin çıkmadığı, parti içinde "muhalefet olmak için muhalefet etmeyen" bir dönem yaşıyor. Elbette hâlâ CHP'de Deniz Baykal ve Önder Sav'ın etkisiz de olsa gölgeleri var.
Hâlâ laikliği ön plana çıkartan ulusalcı-Kemalistlerin "Ne yapacağız?" şaşkınlığı sürüyor. Hâlâ Ergenekon savunuculuğu partinin sırtında bir yük... Ve hâlâ "Sıra bana mı geldi?" beklentisi içinde olan aktörlerin sayısı hiç de az değil.
Ama ne var ki bunlar, İstanbul İl Kongresi'yle bir dönüm noktası yaşayan Kemal Kılıçdaroğlu'nun en güçlü aktör olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Kılıçdaroğlu İstanbul Kongresi'yle "Yeni CHP"de hâkimiyetini sağladı ve emin adımlarla temmuz kurultayına gidiyor.
Bu eminliği siyaset üretmeyle de takviye edince muhaliflerin sesi pek çıkmaz oldu. Daha doğrusu itibar görmez oldu. Özellikle de Kürt meselesi eksenli AK Parti'yle buluşması ve sorunun çözümüne ilişkin elini taşın altına koyarak siyaset üretmesi güven yarattı.
Şimdi parti çevresinde kendi deyimleriyle "Sosyal devlet, yoksulluk ve özgürlük" ekseninde CHP'yi sosyal demokrat siyaset üreten bir partiye dönüştürme "umudu" var.
Kurultay bu umudun parti politikası haline gelip gelemeyeceğini gösterecek.
CHP, temmuz kurultayına sessizce hazırlanıyor ama küçük de olsa bu sessizliğin fırtına öncesi sessizliğe dönüşme olasılığı da var. Bunun nedeni de Parti Meclisi üye sayısının 60'a inmesi ve parti içi dengenin nasıl kurulacağının bilinmemesi.
Bilinmeyen bir şey daha var: Ani istifasıyla kenara çekilen ve Anadolu'yu dolaşan Gürsel Tekin'in ne yapacağı...
Kılıçdaroğlu, Tekin'in bir hareket geliştirmesine fırsat vermeden yeniden yanına mı alacak yoksa kenarda kalmasına ses çıkarmayacak mı? Ya da sürpriz bir hesaplaşmaya mı zorlayacak? Bunları zaman gösterecek.
Zamanın göstereceği bir başka şey de Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün durumu. Sarıgül hedefini 2015'teki genel seçimler olarak açıkladı ama hâlâ Kılıçdaroğlu'na bu soru soruluyor.
Bir süre önce ben de Kılıçdaroğlu'na şu soruyu yöneltmiştim: "CHP'nin başına geldiğinizde Sarıgül parti kurmaktan vazgeçerek size bir jest yaptı. Şimdi siz çok daha rahat bir konumda CHP'nin başındasınız. Bir jest yapmayı düşünüyor musunuz?"
Kılıçdaroğlu bir an durmuş ve bilinen o klasik cevabını vermişti: "Biz herkesi partiye davet ediyoruz. Ayrım yapmıyoruz."
Görünen o ki, CHP'nin temmuz kurultayı sessiz ve Kılıçdaroğlu'nun güç kazanarak çıkacağı bir kurultay olarak tarihe geçecek. Ve öne alınma sürprizi olmazsa 2014'te yapılacak yerel geçimlere kadar da bir liderlik sorunu yaşanmayacak.