Türkiye'nin hızla değişen gündemini dışarıdan izleyince ne çok şeyi bir arada tartıştığımız daha bir dikkat çekiyor.
Anlaşılan o kadar çok ertelenmiş sorun var ki bunlar onun yansımaları.
Kürt meselesi, AK Parti-Cemaat ilişkileri, Öcalan'ın ev hapsine çıkartılması ve özel yetkili mahkemeler ve tutuklu milletvekilleri.
Tam bir "konsensüs" dönemi başlıyor derken, yeni bir tartışma hattı açılıyor. Leyla Zana'nın Başbakan Erdoğan'ı öven açıklaması BDP hattında, Fethullah Gülen Hoca'nın Başbakan Erdoğan'ın davetine cevabı, dindar muhafazakâr kesimde yeni tartışma hatları oluşturuyor.
Belki de bu derin sarsıntıları atlatmadan toplumsal mutabakat kolay olmayacak.
Bu noktada Gülen Hoca'nın dönüş davetine hâlâ 12 Eylül referandumu öncesi cevabını vermesi sürece farklı baktığının bir göstergesi...
2009'da katıldığım kahvaltılı sohbette Gülen Hoca "Ne zaman döneceksiniz?" soruma soruyla cevap vermişti: "Sizce dönmem uygun mu?"
Gerçekten de o günlerde Hoca'nın dönüşü farklı kullanılabilirdi.
Ama şimdi durum öyle değil.
12 Eylül referandumunu ve 12 Haziran seçimlerini geride bıraktık. Dahası CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Kürt meselesinde elini taşına altına sokmak istediği, Zana'nın alışılmış kalıpları kırarak yeni bir dönemin işaretini verdiği bir Türkiye'ye gidiyoruz. Kırılmalar olabilir ama hedef bu...
Dönüş sinyali, bu Türkiye'ye güvenin bir işareti olabilirdi.