Bir süre önce kaleme aldığımız "CHP, Osman Can'dan ne istiyor?" başlıklı yazımıza Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu'ndan cevap geldi. Biraz kısaltarak yayınlıyorum.
"Şahsımı birtakım etiketlerle anmış bulunmanız sizi bağlar. Ancak, bunu tırnak içinde vermek; dahası, "sosyalist olduğunu söyleyen" iması ile hakkımda "sahte sosyalist" imajı yaratmak, siz dahil, hiç kimsenin haddine değildir.
Sizin "statükoya sarılmak" olarak addettiğiniz husus, bizim "yasallık" dediğimiz husustur. Üniversiteler de yasalarla yönetilir ve yasaların usule ilişkin kuralları öncelikle dikkate alınır. Öyle ki; şekil öğelerindeki eksiklik gerekçesiyle atama iptali, Danıştay kararlarına dahi konu olmuştur. Demokratik hukuk devleti olmak, usul kurallarını yok sayma sonucunu doğurmaz.
Adı geçen kişi atandığı için değil, kürsü başkanı olarak atama yapılmadan önce, atamada izlenmesi gereken usul ve yönteme uyulma gereğini vurguladım.
Gazetecilik etiği açısından sorunlu olduğu ayan beyan olan son paragrafınızda kaynağınızı belirtmeden verdiğiniz bilgi, tamamen yanlıştır. Zira söz ettiğiniz 2007 yılında, kürsümüzde sadece 3 öğretim üyesi ve 3 araştırma görevlisi bulunmaktaydı.
Asıl üzerinde durulması gereken şu: İstanbul Üniversitesi'nde öğretim üyesine ihtiyaç olduğu halde (Osman Can'ın) atanmaması, "statüko karşıtları" için hiç sorun oluşturmadı. Ama Marmara'da, sorunlu atama sürecine itiraz etmek, kıyamet kopmasına neden oluyor... "Statüko söylemi", güçlüden yana olmanın paravanı mı yoksa? Bu düzeltmelere köşenizde yer vermeniz dileğiyle..."