CHP'de büyük kurultaya giden yolda önemli dönemeçlerden biri 14 Şubat'ta yapılacak İstanbul İl Kongresi...
Aslında İstanbul kongreleri her zaman önemli oldu. Çünkü İstanbul, hem parti içi dengeleri ve genel başkan seçimini etkileme özelliğine sahip, hem de Türkiye siyasetini etkileme şansı var.
Bu nedenle İstanbul'un patronu olmak partinin "üçüncü adamı" olmak anlamına geliyor. İstanbul'daki parti içi seçim yarışı daha doğrusu "iktidar kavgası" da bunun için yapılıyor.
Manzara iki açıdan parlak görünmüyor. Birincisi CHP'nin ilçe kongreleri bazen hareketli, hatta gerilimli geçse de kitlesel değil. Bazı ilçelerde parti geleneğinden gelen "sol kadro" bulmakta bile zorlanıldığı söyleniyor.
İkincisi ise "tek ses" görünmesine rağmen özellikle İstanbul'un patronu olmak için sessiz ve derinden bir hesaplaşma yaşanıyor. Bu hesaplaşmanın bir ucunda mevcut İl Başkanı Gürsel Tekin var. Ama asıl merak edilen, hesaplaşmanın öteki ucundaki isim... İlçe kongrelerindeki seçim yarışına bakınca, bu ismin Mehmet Sevigen olduğu çok açık... Kulislerde hep onun ve yakın çevresinin adı geçiyor. Denilen şu: Sevigen, 29 Mart yerel seçimleri öncesinde, adı imar olaylarına karıştırılarak büyük darbe aldı. Şimdi bu darbenin rövanşına hazırlanıyor.
Sevigen'e bu iddiaları ilettiğimde şöyle diyor:
"İstanbul'da sorun yok. Biz bir ekibiz. Aday çıkma durumu da söz konusu değil. Hepimiz genel başkana bağlıyız. Yükselişe geçtiğimiz bir dönemde bizi zayıflatmak isteyenler olabilir. Ama bunlar bizi etkilemez. Genel başkanımız ne derse o olur."
Sevigen "Sorun yok" diyor ama bu kulislerde il başkanı olarak adı geçen isimler var. Bunların başında da daha önce adı gündeme gelen Berhan Şimşek geliyor. Şimşek'e, Gürsel Tekin'in İstanbul'un "Tek patronu benim" yaklaşımına öfke duyanlar sıcak bakıyor. Harekete geçmeleri için ise CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın işaret vermesi yeterli. CHP kulislerinde bir de sürpriz bir isimden söz ediliyor; Başaran Ulusoy... Turizm alanında yoğun bir çabanın içinde olan Ulusoy'un siyasete sıcak bakıp bakmayacağı bilinmiyor ama bazı çevreler onun başkanlığındaki bir CHP'nin daha etkili olacağını düşünüyor.
Eski kongrelerle kıyaslandığında doğrusu pek renksiz ve rekabetsiz bir süreç yaşanıyor. Fikirler değil daha çok da kişiler etrafında dönen bir yarış var. Bu nedenle 29 Mart Yerel Seçimleri'nde içi boş da olsa estirilen "değişim rüzgârları" ne yazık ki bir daha esecek gibi görünmüyor.