Ankara'nın siyaset kulislerinde çok şey tartışılsa da ilk sırada "ıslak imza" var. İktidarı da muhalefeti de bu konu etrafında günlerdir asker sivil ilişkisini tartışıyor. "Islak imza"ya karşı en sert çıkışı yapan CHP içinde bile kafalar çok karışık. Aynı kafa karışıklığını daha yeni Anavatan'la birleşen DP'de de görmek mümkün.
DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un Ergenekon'a sahip çıkan konuşmasından rahatsızlık duyan Anavatan'lılar çok açık biçimde askerin siyasetten elini çekmesi gerektiğini söylüyor. Bu yaklaşımlar DP içinde etkili olur mu bilinmez ama bir Anavatanlı şu tespiti yapıyor:
"Bu ülkede sadece AKP'yi bitirme planları yapılmadı. Daha önce ANAP'ı bitirme planları da yapıldı. Rahmetli Özal'ın Cumhurbaşkanlığı'na giden süreci hatırlayın. Her türlü engel çıkartıldı. Islak imza bu açıdan önemli bir dönüm noktası."
Bu durum medyaya yansıyanların aksine muhalefetin "tek ses" olmadığını gösteriyor. Toplum da askeri müdahale istemediğini 22 Temmuz seçimlerinde göstermişti.
Peki, bu gerçeğe rağmen nasıl oluyor da Türkiye, askerlerin "önce plan, sonra da darbe" yaptığı bir ülke olmaktan kurtulamıyor?
Bu soruya bir siyasetçi şöyle cevap veriyor:
"İşin sırrı Genelkurmay'ın tavrında saklı... Genelkurmay neden susuyor?"
Gerçekten bu sorunun cevabını toplum merak ediyor.
"Islak imza"nın Albay Dursun Çiçek'e ait olduğunu 23 Ekim'de öğrendik. Aradan 10 gün geçti. Ne Genelkurmay başkanı, ne de adı geçen komutanlardan tek kelime açıklama var. Başka bir zemin olsaydı kim bilir neler söylenirdi.
Yargı sürecinin beklenecek olması da kimseyi ikna etmiyor. Neden etmediğini en net biçimde "Islak imza" belgesini ortaya çıkaran "ihbarcı subay" anlatıyor. Prosedürün yerine getirilmediğine dikkat çeken "ihbarcı subay" şu kıyaslamayı yapıyor:
"Geçen yıl Ankara'da bilgi güvenliği ihlali şüphesiyle, ivedilikle mahkeme kararı çıkartılmış, Çiğiltepe Lojmanları'nda 40'a yakın eve baskın düzenlenip, askeri savcılarca arama yapılmış, bazı bilgisayar ve dokümanlara el konulmuş ve olayla ilgili bir şahıs gözaltına alınmıştır."
Aynı mektupta bir örnek daha veriliyor:
"Yine bu yıl mayıs sonunda benzer bir durumdan dolayı Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan bir grup personelin evi, işyeri, arabaları gece yarısı yukarıdaki olaya benzer şekilde hız ve kararlılıkla aranarak gözaltına alınanlar olmuştur..."
Peki, aynı "hız ve kararlılık" neden "AKP ve Gülen'i Bitirme Planı"nı hazırlayanlar için gösterilmedi?
Bu sorunun cevabını merakla bekliyoruz.