Habur Sınır Kapısı'nda gerçekleşen "Eve Dönüş" olayı "silahlara veda" nın ilk adımı.
Bu adımın ne kadar önemli ve tarihi olduğunu yavaş yavaş hissedeceğiz...
O kapıda olup bitenlere sadece günlük siyaset açısından bakıldığında belki rahatsız edici görüntüler, söylemler olabilir.
Bazı siyasi kesimlerin dile getirdiği "teslim oldular, bittiler" gibi söylemler de, "önderliğin zaferi" gibi abartılı yaklaşımlar da görülebilir.
Kolay değil, tam 25 yıllık "savaş dili yerini barış dili" ne bırakıyor.
Artık siyaseti dağlar ve silahlar değil, kentler ve toplumun talepleri şekillendirecek.
O gün orada, o kalabalığın arasında dolaşırken iktidarın da, DTP'nin de bütün eleştirilere rağmen iyi bir sınav verdiğini düşündüm.
Özellikle demokratik açılım sürecini koordine eden İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve bürokratlarını kutlamak gerekiyor. Serinkanlılıklarını hiç elden bırakmadan, sabır ve ustalıkla süreci yönettiler.
Devlet belki de ilk kez "demokratik devlet" gibi davrandı. Bu devlet algısı zaman içinde karşısındakini de etkileyip, değiştirecek.
Aslında toplumun her kesimi değişime hazır ve hasret...
DTP'lilerin barış gösterisini şova dönüştürme girişimleri de, sert sloganlarla demeç vermeleri de işin sadece "siyasi" yanı... Gerçek şu ki, DTP ve çevresi de devletteki değişimi bekliyor ve yürekten paylaşmak istiyor.
Bunu o kalabalıkların arasında da, otelde bekleyen siyasilerin yüzünde de görmek mümkün. Hepsinin yüzünde her an kötü bir şey olacak ve barış umudu sönecek kaygısı vardı ve bu onları korkutuyordu.
Açıkça barışı kaybetmekten korkuyorlardı.
Binlerce insanın toplandığı o meydanı yönetmek, onların beklentisine sabırla karşılık vermek, her an patlamaya hazır radikal gençleri provokasyon olasılığına karşı sakin tutmak hiç kolay değildi.
Tek umutları 34 kişinin tutuklanmadan serbest bırakılmasıydı. Onlara göre, bu "devletin ve iktidarın samimiyet göstergesiydi."
Otelde kısa da olsa DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk'le konuştum. Türk'e ilk olarak basın toplantısındaki sert üslubunu sordum.
Şöyle cevap verdi:
"Doğrudur biraz sert oldu. İçişleri Bakanı da arayıp aynı şeyi söyledi. Ama ne yapalım biz de sürecin 10 yıl önceki gibi heba olmasını istemiyoruz. Ayrıca tabanımız da farklı şeyler istiyor. Ne olacağını bilmiyoruz. O yüzden de samimiyet var mı yok mu emin değiliz."
Bu sözlerin üzerinden çok değil, 12 saat geçmeden Kandil ve Mahmur'dan gelen 34 kişi serbest bırakıldı.
Böylece siyasi irade sürecin gereğini yerine getirmiş ve samimiyet testinden geçmişti.
Şimdi sıra DTP'de...
Bakalım DTP, kaybetmek istemediği barışı yaşatmak için ne yapacak?