Hüsamettin Cindoruk'un DP Genel Başkanlığı'na adaylığı merkez sağ siyaseti yeniden hareketlendirdi. Bir yanda son birkaç yıldır farklı kesimlerle bir araya gelerek "Yeni merkez sağ" yaratmaya çalışan eski siyasi aktörler var, bir yanda da bütün zorluklara rağmen demokrat bir siyaset söylemiyle 3.9 oyu yakalayan Genç DP'liler var.
Cindoruk'un adaylığıyla bu iki kesim, kongrede karşı karşıya gelecek.
Merak edilen sorular var: Bu karşılaşmayı kim kazanacak ve mevcut DP'yi kim temsil edecek?
İşte bu noktada gözler bugünkü genel başkan Süleyman Soylu'ya çevrilmiş durumda.
Acaba Cindoruk'un adaylığı için ne düşünüyor ve kendisi yeniden aday olacak mı?
Kongreye 8 gün kala DP Genel Başkanı Soylu'ya siyaset kulislerinde merak edilen soruları sordum.
Soylu lafı hiç eveleyip gevelemiyor.
Karşısında DYP ve DP geleneğinin güçlü isimlerinden oluşan bir ittifak olmasına rağmen tavrını net koyuyor. Ve Cindoruk'un adaylığı için şunları söylüyor:
"Benim beklediğim bir şeydi. Çünkü DP'nin yerel seçimlerde ortaya koyduğu performans, DP'nin millet tarafından ne kadar önemsendiğini gösterdi.
Oysa birileri DP'nin yüzde 1'ler civarında oy alacağı beklentisi içindeydi.
Böylece yeni oluşumlarla DP'yi sindirecek ve yalnızlaştıracak bir siyasi hareket yaratacaklardı. Ancak bakıldı ki durum böyle değil. DP'nin aldığı 3.9 oy oranı, DP'yi bu zaman kadar bloklayan ve seçimde zayıflatmaya çalışan bütün unsurları hayal kırıklığına uğrattı."
Yani o kesimler mecburen mi DP'ye yöneldi?
"Aynen öyle. Yani bizim 'DP'nin tabanı bunu bir değerlendirsin' dediğimiz kongreye mecbur kaldılar. Ve bu DP'nin 28 Şubat süreci ile 367 dayatması ile 27 Nisan e-muhtırası ile geçmiş dönemde partinin demokratik zihnine müdahale etmeye çalışanlarla artık yüzleşmesi gerekir . Çünkü 2011'de bir seçim var ve DP'nin bu seçime çok net bir siyasetle gitmesi gerekir. Ben onun için DP açısından da, Türkiye açısından da Sayın Cindoruk'un adaylığını DP'nin bu anlayışla yüzleşmesi açısından bir fırsat olarak nitelendiriyorum"
Bir anlamda DP kongresinde hesaplaşma mı yaşanacak?
"Benim tarifim nettir. Devletçi bir siyasetle, milletçi bir siyasetin, Demokrasi ile başka güçlerin payandası olan bir siyasetin hesaplaşmasıdır. Bunu en iyi değerlendirecek olan DP'nin büyük kongre delegeleridir. Çünkü 28 Şubat'ı onlar yaşadı. Bu seçimlerde kendileri çalışırken başka siyasi partilere destek verenleri, cephe oluşturmaya çalışanları en iyi onlar gördü. 3-5 oyla kaybedilen belediyelerin acısını en iyi bizim tabanımız hissetti. Ben bu tabanın sağduyulu bir sonuç ortaya koyacağına inanıyorum."

'Dertleri ne taban, ne millet'
Bu açıklamaları yapan Soylu'ya, " Peki, bütün bu yaşanan süreci bilen bir taban varken, Cindoruk'un aday olması şaşırtıcı değil mi?" diye soruyorum:
Cevabı daha şaşırtıcı: "Bana göre şaşırtıcı değil mecburdurlar. Çıkış yolu arıyorlar. Yani temsil ettikleri kesim ne tabandır ne millettir. Dertleri de bu değildir. Ama DP'nin güçlü olduğu bir siyaset arenasında, onların söylediğinin aksine şeyleri uzun zamandan beri söyleyen DP'nin elde tutulması isteniyor. Bütün mesele bu..."
Şimdi gelelim bu iddialı sözlerin sahibi Soylu'nun ne yapacağına. Henüz kararını vermiş değil.
Cindoruk'un adaylığıyla yeni bir süreç geliştiğini söyleyen Soylu kendi adaylığı için şöyle diyor:
"Önümüzdeki 23 gün içinde teşkilatımla, yetkin kurumlarımızla sürekli bir istişare yapacağız. Ortak kararı hep birlikte vereceğiz."
Peki, bu mücadeleden kim galip çıkacak?
DP'nin son iki yılda ayakta kalmak için yürüttüğü mücadele, kimin kazanacağını işaret etse de asıl önemli olan, "merkez sağ"ın bu kongreyle yeni rotasını belirleyecek olması.