Dün işçilerin, emekçilerin bayramı 1 Mayıs'ın 100'üncü yılıydı. Türkiye açısından ise yıllar sonra yeniden yasallaşan 1 Mayıs ilk kez bayram olarak kutlanacaktı. Ama yine tam başaramadık.
Taksim Meydanı'na "makul" sayıda temsilcinin gitmesi bile sonucun "buruk" olmasını engellemedi.
Ortalık yine savaş alanına döndü.
Oysa o alandaki kutlamayı görünce "Neden bu yasak devam ediyor?" sorusuna "makul" bir cevap vermek mümkün değil.
Doğrusu, yıllar sonra 1 Mayıs'ı bayram ilan eden akla da hiç yakışmadı.
Çünkü bu ülkede 1 Mayıs 1977 gibi, 34 kişinin yaşamını yitirdiği ve hesabı sorulmadığı için toplumun hafızasında derin iz bırakan bir geçmiş var.
İşçilerin, bazı siyasal kesimlerin o geçmişi yaşatan karanlık olayların aydınlatılmasını istemesinde nasıl bir sakınca olabilir?
Daha önemlisi buna izin vermeyince olanlara bakın.
Ana arterlerde, sokaklarda taşlar atılıyor, gaz bombaları patlıyor, panzerler su sıkıyor ve insanlar yaralanıyor.
Tam bir savaş görüntüsü...
İçinde yaşarken daha derinden hissediyor insan.
Taksim'e gitmek için saat 12.00 civarında Şişli'nin arka sokaklarından Bomonti'ye ulaştım. Caddeler ve sokaklardaki taşlar sökülmüştü, manzara inanılmazdı. Şişli'deki Sıracevizler Caddesi'nin başına geldiğimde 5060 kişilik bir polis grubuyla karşılaştım. Hepsi genç ve temiz yüzlüydü.
Yaklaşıp sordum, "Ne oldu böyle?" diye...
Biri taşları gösterip, "Memlekete, vatandaşa yazık oluyor" derken öteki "Hepsini püskürttük. Aşağı doğru kaçtılar..." diyordu.
Tam o sırada kalabalık polis grubunun ortasına bir taksi girdi. Taksici arabadan inip bir şeyler söyler söylemez ortalık karıştı.
Arabanın arakasındaki iki kişiyi polisler dışarı çıkartıp tekmelemeye, coplamaya başladılar. Beş altı polis birden inanılmaz bir öfke ve hırsla vuruyorlardı.
Bu kez 1977 1 Mayıs'ına katılan biri olarak ürktüm ve üzüldüm.
Sadece müdahale etmesi için diğer polisleri uyarabildim.
Biraz ileride ise polise taş atan, çevredeki araçlara saldıran küçük bir kalabalık slogan atmaya devam ediyordu.
Bu manzaranın artık bitmesi ya da en aza indirilmesi gerekmiyor mu?
Neyse ki, bunun yolu büyük olasılıkla dün Taksim'de açıldı.
DİSK ve KESK temsilcilerinin "makul" sayıda insanla Taksim Meydanı'na çıkıp konuşmaları önemli bir adım oldu.
DİSK Başkanı Süleyman Çelebi'nin ve KESK Başkanı Sami Evren'in mesajları da "makul" du. Ve onlar Taksim'e çıkıp konuştular diye de kıyamet kopmadı.