Önceki gün Sabah gazetesinin manşetinde Abdurrahman Şimşek imzalı "Kod Adı İpek" başlıklı haber gündemi değiştirdi.
Haber önemliydi çünkü Ergenekon Terör Örgütü'nün bir anlamda deşifre olmasında ciddi rol oynayan haham Tuncay Güney'in MİT elemanı olduğu ilk kez dile getiriliyordu.
Bu da aylardır kafaları karıştıran ve farklı yönlere çekilen, "Ergenekon operasyonunun arkasında nasıl bir akıl var?" sorusuna net bir cevap veriyordu.
Çünkü kimileri Ergenekon operasyonunu yabancı bir istihbarata, kimi de polis içindeki bir güce bağlıyordu. Sabah'ın haberi işin bir ucunda Milli İstihbarat Teşkilatı'nın olduğunu dolaylı da olsa ortaya çıkardı.
MİT'ten yapılan açıklamada "Haberde yer alan belge teşkilatımıza aittir" tespiti yapıldıktan sonra şöyle deniyor:
"Tuncay Güney kayıtlı bir haber kaynağımız değildir. Kuruluşu ve işleyişi tartışmalı olan Kontr Terör Merkezi, sorumluları ile birlikte 1997'de kuruluş şemasından çıkartılmıştır." Biraz muğlak ama bu açıklama basında da yazıldığı gibi MİT'in tarihinde önemli bir yer tutan Eski MİT Kontr Terör Daire Başkan Yardımcısı Mehmet Eymür'ü işaret ediyor.
Eymür ise bu iddialara karşı ucu açık bir cevap veriyor:
"Tuncay Güney'i tanımıyorum. Güney, MİT'e bilgi verdiğini daha önce açıkladı. Kendi açıklamasına göre MİT'te çalıştığı belli."
Aslında Eymür gibi geçmişte devlet içindeki çeteleşmeleri açığa çıkartan, hatta onlara karşı duruşuyla dikkat çeken birinin şu sözleri bile olup biteni açıkça ortaya koyuyor:
"Kendi açıklamasına göre MİT'te çalıştığı belli..."
Kim söylüyor bunu?
Eski bir MİT yöneticisi Eymür .
Bu konu daha çok tartışılacak ama iki noktanın altını çizmekte yarar var.
Birincisi daha önce de yazdım, MİT, daha küresel ve demokratik bir kuruma dönüşüyor.
Toplumda hoş karşılanmayan "MİT'çi" algısı yerini ülke için çalışan güçlü bir kuruma bırakıyor. MİT'in Sabah'a cevabı da bunu kanıtlıyor. Öfkelenmeden, belgenin kendilerine ait olduğunu kabul edip, idari açıdan araştırılacağını söylüyor. Oysa geçmişte tam tersi yapılır, güvenlik gerekçesiyle insanlar "hain" ilan edilirdi.
İkinci önemli noktaya gelince...
Mehmet Eymür gerçeği...
Ergenekon operasyonunda bir katkısı olup olmadığı bilinmese de ilk MİT Raporu'yla 12 Eylül dönemini de kapsayan kirli ilişkileri, ikinci MİT Raporu'yla da Tansu Çiller dönemindeki karanlık örgütlenmeyi deşifre ederek ülkeye önemli bir hizmet yaptı.
Sanıyorum Ergenekon örgütlenmesinin deşifresi de bu sürecin bir uzantısı.
Eymür'ün bu deşifre sürecine bizzat bir katkısı var mı yok mu bilmiyorum ama bana kalırsa Ergenekon operasyonunun arkasında sağlam bir "MİT aklı" olduğu kesin.
Bu yılın 27 Temmuz tarihinde aynen şunları yazmıştık:
"İçinden geçtiğimiz süreçte Ergenekon gibi büyük bir operasyonun MİT'in bilgisi dışında sürdürülmesinin pek mümkün olmadığı işin uzmanlarınca dile getiriliyor."
Sabah'ın haberi işte bu "aklı" ortaya çıkardı. Çünkü daha önceki kirli ilişkileri, çeteleşmeleri biliyoruz, ağırlıkla hepsinde MİT bağlantısı vardı. Bugün böyle bir ilişkiden söz etmek mümkün değil. Bu da MİT'in eski MİT olmadığını, çok değiştiğini gösteriyor.
Düşünsenize geçmişte darbeleri haber vermeyen, kendi aydınlarını izleten, işkence yapan MİT, uzun süredir gerçek bir istihbarat örgütü olarak sessiz sedasız işini yapıyor.
Bu da Türkiye için önemli bir kazanç.