CHP, İstanbul'da başlayan ve Türkiye'ye dalga dalga yayılan bir çıkış yaşıyor. Gazete manşetleri de, televizyon programları da CHP'nin bu çıkışını tartışıyor.
Cevabı aranan soru şu: Acaba bu çıkış bir siyasi açılım mı?
Aslında olan, CHP'nin uzun dönemdir ara verdiği sokakla buluşmasından başka bir şey değil. Yani kendini Ankara'ya hapseden CHP, İstanbul'da sokağa çıktı ve Türkiye gerçeğiyle karşılaştı. Bir genç siyasetçinin bir yıl önce başlattığı bu süreç, şimdi Ankara'yı değiştiriyor. Olan bu.
Bu adımın nasıl şekilleneceği, bir siyasi açılıma dönüşüp dönüşmeyeceği bilinmiyor. Ama buna rağmen toplumun her kesimi bu adamı olumlu buluyor, tartışıyor hatta devam etmesi için destek veriyor.
Son kamuoyu araştırmaları da bunu doğruluyor. Toplumun bu çıkışa desteği yüzde 58 civarında...
Peki, bu çıkışı CHP örgütleri nasıl karşıladı?
Aynı kamuoyu araştırmasında CHP'lilerin yüzde 77.1'i bu adımı olumlu buluyor. Yani CHP örgütleri İstanbul'da başlayan sokağa çıkma ve toplumla buluşma hareketiyle adeta kendine geldi. Örgütte ciddi bir heyecan ve kıpırdanma var.
Şimdi gelelim cevabı merakla beklenen soruya...
CHP tabanında heyecan yaratan bu çıkış, partiye hakim "aksaçlılar" arasında nasıl karşılandı? Ya da klasik deyimle "CHP'nin Politbürosu" gençlerin bu çıkışına ne diyor?
Henüz net bir karşı çıkış yok ama gelişmelerin kaygıyla izlendiği kesin. Önceki gün yapılan CHP grup toplantısı bir anlamda bu kaygıyı yansıtan bir ayna gibiydi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, bu çıkışa bütün gücüyle destek verirken, başını CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın çektiği ekibin derin sessizliği dikkat çekiciydi.
Grup toplantısını izleyen bir partili şöyle diyordu:
"Genel Başkan'ın konuşmasını dikkatle izledim. İnanılmaz bir destek vardı. Alkışlar da bunu gösteriyor. Ama ilginçti parti yönetiminde olan bir grup ne alkışladı ne de İstanbul İl Başkanı'na ilgi gösterdi."
Bu tespit, açıkça CHP içinde yeni bir gerilimin işareti olarak niteleniyor. Aslında uzun süredir "tüzük değişikliği" ve "güçlü genel sekreterlik" makamının kaldırılmak istenmesi nedeniyle bir gerilim vardı.
Daha önce de yazdım, bu değişime genel sekreter Önder Sav karşı çıktığı hatta "şerh" koyduğu için parti içinde adı konulmamış bir "savaş" sürüyordu.
Ve bu savaş öyle bir noktaya geldi ki, tüzük değişimine destek veren partinin genel başkanıyla genel sekreteri arasında herkesin gözlediği bir "mesafe" oluştu.
Şimdi buna bir de "çarşaf" açılımı eklendi. İstanbul'da başlayan sokağa inme ve "Çarşaf açılımı" bu mesafeyi daha mı açacak yoksa yeni bir şekle mi sokacak henüz belli değil.
Ama bunu öğrenmek için de çok beklemeyeceğiz, çünkü önümüzdeki ayın 21'inde "Tüzük ve Program Kurultayı" yapılıyor.
Belediye başkanı ve meclis üyesi olacak adayların netleşmesi de o güne endeksli. O gün yerel seçimlere iddialı hazırlanan CHP içinde kılıçlar çekilecek ve son hesaplaşmaya girilecek.
O kurultay, değişim sancıları yaşayan CHP'nin hem içeriye hem de dışarıya yönelik "yeni açılımlar" yapıp yapmayacağının da işareti olacak.