Türkiye'de siyasetin nasıl yapıldığının en çarpıcı örneği geçtiğimiz hafta DYP'de yaşandı.
Manken Şebnem Schaeffer bir törenle DYP'ye katıldı. Aslında bir mankenin DYP'ye katılmasına kimsenin itirazı yok.
Ancak ilginç olan şu; o gün o toplantıda DYP'ye katılan bir isim daha vardı: Gazeteci yazar Nevval Sevindi .
O gün DYP'yi Schaeffer'le manşetlere taşımayı hedefleyen politik deha kimse doğrusu tebrik etmek gerek. Çünkü hedefine ulaştı.
Tabii o hedefine ulaşırken DYP'nin iktidar hedefine ne kadar yaklaştığı bir hayli tartışmalı.
Neden derseniz anlatalım.
Aynı toplantıda DYP'ye katılan Nevval Sevindi, magazin yıldızı Schaeffer sayesinde açıkça gölgede kaldı.
Ve kimse Sevindi'nin DYP'ye resmen katıldığı konusunda bilgi sahibi olmadı.
Oysa siyasetle biraz ilgili olanlar bilir.
Sevindi, ağzı laf yapan, kadın hareketiyle yoğun ilişkisi olan, İstanbul gibi tartışmaların odağında bir kent hakkında bilgi sahibi olan aydın biri.
Tartışma programları açısından da bir hayli deneyim sahibi.
Peki DYP yönetimi bu ismi nasıl değerlendirdi?
Doğrusu Sevindi'nin adını ve gücünü kullanmayı beceremedi.
Bir parti kendi çıkarını koruma konusunda bu kadar beceriksiz olabilir mi?
Dahası DYP, öyle sıradan bir parti değil, bu ülkenin son 50 yıllık tarihine imza atmış bir geleneğin devamı.
Genel Başkan Mehmet Ağar ise tüm eleştirilere rağmen sivil siyasetin güçlenmesi için çaba harcayan ve "düz ovada siyaset " çağrısıyla son döneme damgasını vuran bir isim.
Bence Schaeffer'i partiye çağıranlar, sadece Sevindi'ye değil bu misyona da gölge düşürdü.
Bu da açıkça siyasi acizliğe ya da parti içi ayak oyunlarına işaret ediyor...
DYP yönetimi öncelikle rakiplerine koz veren bu süreci kimlerin örgütlediğini ortaya çıkarmalı ve bir an önce siyaseti doğal mecrasına çevirip, projeleriyle tartışma gündeminde yer almalı.