Siyaset kulislerine önceki gün kıyılan bir nikah damgasını vurdu. Cumartesi akşamı Hilton Oteli'nde DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın oğlu Tolga Ağar, Badısabah Bozoğlu ile dünya evine girdi.
Damat tarafı DYP'li, gelin tarafı da AK Partili olunca bütün gözler bu nikaha çevrildi.
Gerçekten sıcak ve şık bir nikah töreniydi.
Aynı zamanda da ciddi bir kalabalık vardı. Siyaset, iş, spor ve magazin dünyasından onlarca ünlü isim oradaydı. Ve genç çiftin mutluluklarına da diyecek yoktu.
Tabii nikahın ilgi odağı sadece gelinle damat değildi.
Nikahı siyaseten ilginç kılan, şahitlerden birinin 9. Cumhurbaşkanı Demirel, diğerinin de Başbakan Erdoğan olacağının açıklanmasıydı.
Ancak nikah saatinde ikisi de ortalarda yoktu.
Dolayısıyla gecede ikili üçlü tüm gruplar arasında en çok "Demirel ve Erdoğan" ın nikaha neden gelmedikleri konuşuldu.
Özellikle Demirel'in o gün İstanbul'da Başkent Üniversitesi'nin bir açılışına katılıp, nikaha gelmeyişi siyasi bir tavır olarak nitelendi.
Dahası bu tavrın içinde önümüzdeki "siyasi süreci ciddi biçimde etkileyecek" gelişmelerin ipuçları saklıydı.
Peki neydi bu ip uçları?
Önce şu tespiti yapalım. 9. Cumhurbaşkanı Demirel'in o geceye gelmemesi açık ve net biçimde bir mesaj olarak yorumlandı.
Denilen şu: Demirel'in DYP ve Anavatan Partisi'ni Demokrat Parti çatısı altında birleştirmek istemesine Mehmet Ağar'ın "Hayır" demesi bütün hesapları alt üst etmişti.
Ve Demirel bu nedenle geceye katılmamıştı.
Kuşkusuz bu bir yorumdu.
Gerçek ise biraz farklıydı. Çünkü o gece görüştüğüm Anavatanlı bir siyasetçi gibi DP formülüne samimiyetle inananlar da vardı inanmayanlar da.
Başta DYP'liler bu görüşe pek de sıcak bakmıyordu. Onlara göre merkez sağın tek adresi artık DYP'ydi.
Neden böyle düşünüldüğünü bir DYP'li şöyle anlatıyordu:
"Bu DP olayı aslında bir operasyon. Bu operasyonun asıl hedefi de Mehmet Ağar . 'Yeni parti kuralım, kongreye gidelim' diyenler genel başkanlığı Ağar'a vermez. Genel başkan bunu fark etti."
Siyasetin bir hesap işi olduğu biliniyor.
Bu noktada sorulması gereken asıl soru şu: Son iki buçuk yıldır merkez sağ siyasetin tek "oyun kurucusu" olan Demirel'in asıl hedefi neydi?
İşte siyaset dünyasını karıştıracak bir iddia...
Son birkaç yılı dikkatle izleyenler bilir. Demirel hiçbir zaman net bir adres tarif etmedi. Ama ilginç bir biçimde de hep siyasetin içinde yer aldı.
Üstelik çevresinde yer alanlara da hep beklemelerini söyledi.
İlhan Kesici, Mehmet Ali Bayar bekliyor.
Mesut Yılmaz aylardır uğraşıyor ama bir sonuç çıkmıyor.
Tüm bu çelişkilerin cevabı yine "oyun kurucu" da.
O da son sözünü geçtiğimiz gün söyledi:
"Şuanda değerlendirmeye müsait olacak kadar bir canlılık görünmüyor."
Bu açıklamayı bir siyasetçi şöyle değerlendiriyor:
"Yeni bir parti olsa bile, az oy alacağını görüyor. Bu da Demirel' i tatmin etmiyor. Amacı AK Parti'yi değiştirecek bir formül bulmak."
Peki Demirel'in kafasında nasıl bir formül var?
Şimdi buraya bir nokta koyup bir yıl önceye dönelim.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal geçen yıl özellikle sol kesimden tepki alan ilginç bir açıklama yaptı. Şöyle diyordu Baykal :
"Merkez sağda görev yapmış, muhafazakar isimlere CHP'nin kapıları açılacak"
İşte kulislerde Demirel'in bulduğu "sihirli" formülün bu olduğu konuşuluyor. Herkesi bekletiyor ve son dakikada işareti verecek.
Adres CHP...
Bir DYP'li olanları anlamakta zorlandığını şu sözlerle ifade ediyor: "Çözemediğimiz garip bir durum var. Sanki Demirel merkez sağın dağınık kalmasını istiyor."
Aslında sadece o DYP'li değil, merkez sağda samimiyetle işbirliği yapmak isteyenler de olanları anlamakta zorlanıyor.
Ve son bir sürpriz... Bu proje çerçevesinde İlhan Kesici, Mehmet Ali Bayar, Sümer Oral gibi bazı önemli isimler CHP'den aday olursa kimse şaşırmasın.