İstanbul Beykoz'da Saip Molla ve Serdaroğlu özel ormanlarında yaşanan talanı ve betonlaşmayı bir süre önce Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe kamuoyunun gündemine taşıdı.
Ve Türkiye'nin son yıllardaki en büyük orman talanı basın tarihine "Acarİstanbul Skandalı" olarak geçti. Ancak, herkesin kafasında soru işaretleri vardı.
Geçmişi bir hayli eskilere dayanan, siyasetçisinden medya mensubuna birçok "ünlü"nün yıllardır yaşadığı bu bölgelerdeki "talan" ne oldu da birden gündeme geldi?
Neden bizde bu talanlar zamanında önlenemiyor?
Doğrusu soru işaretleri çok olsa da sonuç yine de hayırlı oldu. En azından bu çıkışla yeni talanların önü kesildi.
Ancak, ortada bir başka soru daha var. O da şu; Acaba bundan sonra ne olacak?
İşin doğrusu, bu bölge ve Acar İnşaat'la ilgili bırakın yeni durdurma kararlarını, yeni açılan davaları; 2004'ten beri hem Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nin hem de İstanbul Şehir Plancılar Odası'nın açtığı davalar zaten var. Tabii bu davaların en önemli destekçisi, takipçisi ve bu talanı kişisel çabasıyla ortaya çıkaran Orman Mühendisi Ahmet Başar'ı da unutmamak gerekiyor.
Yani İstanbul'un, sivil toplum örgütleri ve yaşadığı şehre sahip çıkan insanları da var.
Şimdi gelelim davaların sonucuna...
Bu konuda iki önemli karar var.
İlki, 2005'te İstanbul 3. İdare Mahkemesi'nce "inşaatın durdurulması"na ilişkin karar, diğeri de aynı mahkemenin Orman Bakanlığı'nın izni olmadığı gerekçesiyle "Ruhsatın iptali"ne ilişkin kararı.
Burada ilginç bir noktaya dikkat çekmek gerekiyor.
"Ruhsatın iptali" ile ilgili kararı, kim Danıştay 6. Dairesi'ne temyize götürüyor biliyor musunuz?
Bugün "Haberim yok" diyen ve ruhsatı veren Beykoz Belediye Başkanlığı.
Davalı yanında davaya katılan kim?
Acarlar İnşaat.
İşte temyiz için başvurulan Danıştay 6. Dairesi, geçen ay bu davayı karara bağladı. Böylece kamuoyunun tartıştığı olaya da bir anlamda son nokta konuldu.
Danıştay 6. Dairesi'nin verdiği karar gerçekten önemli. Oybirliğiyle alınan kararda aynen şöyle deniyor:
"Temyiz edilen İdare Mahkemesi kararının yürütülmesinin durdurulmasını gerektirecek bir neden bulunmadığından bu konudaki ikinci istemin de reddine 10 Kasım 2006 günü oybirliğiyle karar verildi."
Peki bu ne anlama geliyor?
Onu da uzun yıllardır İstanbul'un ormanlarının talan edilmemesi için, adeta "Don Kişot"luk yaparcasına mücadele yürüten Orman Mühendisi Ahmet Başar anlatıyor:
"İstanbul 3. İdare Mahkemesi'nin verdiği kararda göreceksiniz, yüzde 6 olan yapılaşmanın yüzde 60 yapıldığı tespit ediliyor. Orman Bakanlığı'nın kesin izni olmadıkça yapılamayacağı hükmüne aykırı faaliyetten dolayı karar veriliyor. Bu karardan yola çıkan Danıştay 6. Dairesi'nin verdiği karar ise artık son nokta. Acarİstanbul'la ilgili, şu andan itibaren İsmet Acar'ın 'Ben aklandım, elimde mahkeme kararı var, hukuka başvuracağım, hakkımı arayacağım' dediği konuya son nokta konuldu. Ve yapılan işlerin hukuka uygun olmadığı teyit edildi. Bundan sonra kesinlikle inşaat yapılmayacak ve yapılanlar da yıkılacak. Orman Kanunu'na göre de eğer İsmet Acar yıkmazsa, Orman Bakanlığı yıkacak, ağaçlandıracak ve parasını da İsmet Acar'dan alacak."
Bu noktada gözler yeniden Acarİstanbul'a dönüyor...
Acaba o devasa binalar ne zaman yıkılacak ve yıkımdan sonra temizlenebilecek mi?
Yoksa yıllar önce Sarıyer sırtlarında kurulan ve dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Sözen tarafından yıkılan "Uyum Yapı Kooperatifi" villaları gibi "yıkıntı" olarak mı kalacak?
İzlemeye devam edeceğiz!