Son günlerde İstanbul eksenli yoğun yapılaşma, imar kıyakları ve orman alanlarının talanını tartışıyoruz.
Bunları tartışıyor olmamız iyi birşey elbette ama malesef sonuç değişmiyor.
Çünkü biz, her zamanki gibi her şey olup bittikten sonra olayların üzerine gidiyoruz.
Oysa marifet bu sorunlar ortaya çıkmadan önlemekte. Bunu yapmadığımız için yaşadığımız kentler ve mekanlarla ilgili ortak standartlar da yaratamadık ve ortaya ucube denilebilecek yapılar çıkardık. Gecekondulaşma, çarpık yapılaşma, yetersiz altyapı ve ulaşım bu standart yoksunluğunun bir sonucu.
Şimdi bunlar yetmezmiş gibi bir de "rezidans" çılgınlığı başladı.
Şehirlerimizi teslim alan bu çılgınlığı önlemek; insan hakları, ceza yasası ve hatta anayasayı değiştirmek kadar önemli.
Ama ne yazık ki; ne bu önemi anlayacak kadar şehirleşebildik, ne de şehirleşmemizi kolaylaştıracak ve bunu kurallara bağlayacak yasal alt yapıyı oluşturduk.
Düşünün Türkiye'nin ilk imar kanunu 1930'daki "Yapı Yollar Kanunu." Sonra 1957'de 6785 sayılı imar kanunu çıktı. Türkiye'nin ana imar kanunu buydu.
Tam 28 yıl Türkiye bu kanunu uyguladı. Nihayet 1985'te Turgut Özal döneminde 3194 sayılı imar kanunu çıktı ve Türkiye'de yeni bir dönem başladı. Bu kanun, döneminde özellikle alt ölçekli imar planlarını onama yetkisini belediyelere vermesiyle "devrim niteliği" taşıyan bir kanun olarak nitelendi.
Bu kanuna rağmen Türkiye'deki şehirlerin ne halde olduğunu hepimiz biliyoruz. Çünkü hala Ankara'nın müdahalesi vardı.
Eksiklikleri gidermek, yeni gelişmelere uyum sağlamak için 2000'li yıllarda yeni bir imar kanununa ihtiyaç vardı.
İşte bu noktada Türkiye 2002'de "tek başına iktidar" gibi önemli bir şans yakaladı.
Şimdi aradan tam 4 yıl geçti. AK Parti iktidarı döneminde "sessiz devrim" denilen çok önemli yasalar çıkartıldı. Sadece ceza yasası falan değil, yerel yönetimleri güçlendiren yasalar da çıktı.
Peki 2003'ün ortalarında hazırlığına başlanan "Yeni İmar Yasa Taslağı" na ne oldu?
O günlerde Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü Türkiye'nin değişen koşullarına uygun, katılımcı yeni bir "İmar Kanunu Tasarısı Taslağı" hazırladı. Adı da "Şehircilik ve İmar Kanunu" oldu.
İşin uzmanlarına göre eksiklikleri olsa bile çağın şehirlerini yaratacak çok önemli bir yasa taslağıydı bu...
Ama hala bekletiliyor.
Peki neden?
Nedeni konusunda kimse açıklama yapmıyor. İstanbul Şehir Plancıları Odası Başkanı Ahmet Turgut, bu suskunluğu şöyle değerlendiriyor:
"2004'ün yazından beri bu kanun hazır ama Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nda bekliyor. Bu arada noktasal kanunlar çıktı, Devlet Demir Yollarına, Özelleştirme Yüksek Kurulu' na planlama yetkisi verildi. TOKİ'nin yetkileri arttı. Haydarpaşa için özel bir kanun çıkarıldı ama bu sürede bizim en önemli kanunumuz bekliyor."
Sahi bu imar kanunu 3 yıldır neden çıkartılmıyor?
Bu kanunu çıkartmayanların, dönüp şehirlerin talan edilmesinden şikayet etmeye hakkı var mı?