İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Atık Maddeleri Değerlendirme Sanayi ve Ticaret A.Ş. (İSTAŞ) geçen ay 'Baklava alımı' ile ilgili bir ihale yaptı.
Bu ihaleyle İSTAŞ çalışanlarının 'tatlı yiyip tatlı çalışmaları' için yılda 12 ton baklava alınacaktı.
İhaleye 5 firma katıldı. Ve ayın 20'sinde ihale komisyonu tek tek teklif zarflarını açmaya başladı.
Peki sonuç ne oldu?
Sonucun nasıl olduğunu ihaleye katılan bir şirketin sahibi anlatıyor: "Şartları belliydi. Biz de bir kilo için 7 YTL teklif verdik. Ayda bir ton baklava, verilen adrese teslim edilecekti. İhaleye 5 firma katılmıştı. Firmanın biri gıda üretim sertifikası eksik olduğundan elendi, kabul ettik. İkinci firma aracı bir firmaydı o yüzden elediler, o da kafamıza yattı.
Üçüncü firma İSO belgesinin fotokopisini getirdi, aslını getirmedi diye elendi. Ona da bir şey demedik. Bizim firmanın ise her şeyi tamamdı. Yani dört dörtlüktü. Ancak ihale komisyonu zarfı açtığında teklifimizin içinden hesapların yapıldığı bir karalama kağıdı çıktı. Maliyet çıkarmışız, karalama yapmışız o yanlışlıkla girmiş oraya. Biz de bu nedenle elendik. Geriye bir firma kaldı. İhale komisyonu başkanı o firmanın zarfını açtı, gözden geçirdi ve 'Hayırlı olsun, ihale Güllüoğlu'nda kalmıştır' dedi. Onların teklifi 14 YTL artı KDV'ydi. Yani iki katı." İhalenin oluş sürecini böyle anlatan şirket sahibi sözlerine şöyle devam ediyor: "Düşünebiliyor musunuz, baklava piyasada da bu fiyata satılıyor. Toptan daha ucuz olması gerekmiyor mu? Ayrıca biz, kurumun istediği şartlarda baklava üretip 7 YTL'ye verince yine para kazanabiliyoruz. Sadece baklavadan yılda 100 bin YTL fazla para ödemenin mantığı var mı? " Peki bu soruları soran adı bizde saklı işadamı neden Kamu İhale Kurumu'na başvurmuyor?
İşte cevabı:
"Bizimle uğraşırlar diye çekindik."