Aylar önce bu köşede 'İSKİ'nin uyduları uyudu mu?' başlıklı bir haber yazmış ve İstanbul'un su havzalarındaki kaçak yapılaşmaya dikkat çekmiştik.
Yazıda 'yeşil alan avcıları'nın nasıl bir pervasızlık içinde olduklarını da somut bir örnekle şöyle anlatmıştık:
"Şile yolundan Emirli ve Kurtdoğmuş'a oradan da Formula-1'in yeni alanlarına doğru bir gezi yaptık. Bu gezide çok şey gördük ama özellikle bir yapı çok dikkatimizi çekti . Çok geniş ve bozkır bir alan ortasında yükselen dev bir bina... Şile yolundan Paşaköy'e sapınca yol üzerinde hemen sağda yer alan bu devasa yapının orada ne işi vardı? Dehşete düştüm, iki katlı koca bir fabrika, ya da alışveriş merkezi gibi yükselen bu yapının ruhsatı var mıydı?
Döndüğümüzde küçük bir araştırmayla bir kez daha dehşete düştük. O yapı İSKİ'nin koruma alanı içindeydi ve ruhsatı da yoktu.
Peki kim izin vermişti?
İSKİ'nin uyduları, bu yapı yükselirken uyudu mu acaba?"
İSKİ Genel Müdürlüğü'nün cevabı gecikmedi. Verilen cevapta, 'orta mesafe koruma alanı' içinde yer alan arsadaki depo 1999'da yıkılmış ama devam edince 2003'te yeniden kanuni işlem başlatılmıştı.
İSKİ cevabını şöyle bitiriyordu:
"En son 25 Kasım 2004 tarihinde Yenidoğan Belde Belediye Başkanlığı konuyla ilgili olarak yeniden bilgilendirilerek gereğinin yapılması talep edilmiştir."
Peki aradan bir yıl geçmesine rağmen bu cevabın 'gereği' yerine getirildi mi?
Getirilip getirilmediğini o bölgede arazisi olan işadamı İsmail Bakıryol bakın nasıl anlatıyor:
"Daha önceki bir yazınızda Paşaköy'de, İSKİ koruma sahası içerisindeki yapılaşmadan ve özellikle devasa bir yapıdan bahsetmiştiniz. O yazınızda bahsettiğiniz binanın hemen arkasında ve Ömerli'ye akan bir derenin neredeyse içinde, Albayraklar tarafından çok büyük bir hazır beton fabrikası kuruldu ve yaklaşık 3 aydır çalışıyor. Hazır Beton, 2. sınıf GSM ruhsatı gerektiren ve baraj koruma sahasında asla yapılamayacak tesislerden biri."
Peki bu çarpıcı iddianın sahibi işadamı Bakıryol neden bu olayla yakından ilgileniyor?
Bakıryol, 'aynı bölgede, ama koruma sahası dışında bir araziye sahip olması' nedeniyle ilgilendiğini belirtiyor ve şöyle diyor:
"Arazimde kurmak üzere 2001'de İstanbul Valiliği'nden hazır beton tesisi ruhsatı aldım, tesisi kurdum ve bu ruhsatlı tesise İSKİ'nin yıkım ekipleri saldırarak yerle bir etti. Bu yıkımın tazminat davası hâlâ sürüyor. Daha sonra, Valiliğin verdiği ruhsatın bir anlam ifade etmeyeceğini ve beni burada çalıştırmayacaklarını söylediler ve ben de tesisimi kaldırdım."
Şimdi, yazının girişinde dile getirdiğimiz İSKİ'nin uyduları uyuyor mu?' sorusunun gerçek cevabı ortaya çıkmış oldu.
Anlaşılan İstanbul'u yönetenler 'su havzalarını koruma' yerine 'birileri'ni korumayı tercih ediyor.
Bu birileri arasında İSKİ"nin 'gereği yapılacak' dediği devasa bina da var.
Peki gerçekten o koruma alanında böyle bir çifte standart uygulanıyor mu?
Uygulanıyorsa sorumlusu kim? İstanbul Valisi Muammer Güler, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur, bu 'çifte standart' ve koruma alanındaki kaçak yapı konusunda ne düşünüyor?