Nihayet Türk Ceza Kanunu'nun önemli maddeleri Meclis'ten geçti. Türkiye'yi zora sokan, gereksiz enerji harcamasına yolaçan "zina tartışması" da geride kaldı. Bu tartışmanın nedenleri niçinleri daha çok tartışılır ama aslolan atılan adım.
TCK önemli değişikilikler getiriyor. Adeta yeni bir "sessiz devrim"e tanık oluyoruz. Tıpkı son 5 yılda yapılanlar gibi...
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun İstanbul'u çok yakından ilgilendiren önemli bir maddesine dikkat çekmek istiyorum. Türkiye'de, ilk kez şehirlerdeki kaçak yapılaşmayı önleyecek bir yasa çıktı. Geç kalınmış olsa da bu yasa sadece İstanbul için değil, tüm şehirlerimiz için bir milad olacak.
Özellikle İstanbul'u boğan ve kuşatan gecekondulaşma ve kaçak yapılaşma, artık cezasız kalmayacak.
Yeni Türk Ceza Kanunu'da yer alan 184. madde bu konuya ayrılmış... Madde sadece yapı sahibini değil, aynı zamanda o bölgenin belediye başkanını ve diğer sorumlularını da ceza kapsamına alıyor.
Konuyu İstanbul Baro Başkanı'yla konuştuk. Baro Başkanı Kazım Kolcuoğlu, önce yeni TCK'nın getirdiği 184. maddesini anlattı: "Orada bir inşaaatın ruhsat alınmadan yapılması, başlanması, yaptırılması 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor.
Ayrıca, ruhsat alınmadan inşaata başlanan yerlere elektrik, su, doğalgaz ve telefon bağlayanlara da aynı ceza getiriliyor. Yani tamamen ruhsatsız, projesiz bina yapılmasını önleyecek."
Kolcuoğlu'na maddenin şehirler açısından önemini soruyoruz. İşte cevap: "Kuşkusuz çok önemli. Bugünden sonra kaçak bina yapmak zor. Ayrıca siyasilere de büyük rahatlık getirdi. Siyasiler; 'Ceza var, göz yumamayız. Şimdi günah bizden gitti, yapacağımız birşey yok. Sizin yüzünüzden hapis yatacak halimiz de yok' diyecekler. Bu da önemli bir adım."
İşte istanbul için hayati önem taşıyan yeni yasa böyle diyor ve sadece yapanlara değil, yaptıranlara, yaptırıldıktan sonra hizmet götürenlere de ceza öngörüyor.
Maddenin özellikle hizmet götürenleri hedef alması, gerçekten Türkiye'nin yıllardır tartıştığı ancak çözüm üretmediği bir konuydu. Bir dönem çok tartışıldı, bir çok siyasi de bu tartışmada kendini savunacak argüman buldu. Hatta "Devlet gecekonduyu yıkamıyorsa, ben hizmet götürürüm"diyerek gecekondulaşmayı teşvik edenler bile oldu.
Artık yolun sonuna gelindi. Siyasilerin üzerindeki baskı da, kendilerini savunacak argüman da kalmadı.
Gözün aydın İstanbul...