Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ İBRAHİM ALTAY

Gazeteci gazeteciyi kayırır mı?

"Ünlülerin dışarıda çekilmiş her fotoğrafını basarız. Öpüşürken, denize girerken ya da teknedeki fotoğrafı basmamak gibi bir şey olamaz.
Magazinin içinde bunlar var zaten. Bunlar özel hayat falan değildir, basılır."
Klasik sayılabilecek bir 'magazinci perspektifi'. Son derece gerçekçi... Cengiz Semercioğlu'nun 2012 yılında verdiği bir röportajdan. Aynı Semercioğlu, 4 Ağustos'ta yazdığı köşe yazısında bakın ne diyor:
"Dünkü Günaydın'da Ahmet Hakan'ın fotoğraflarını görünce... Ahmet'in bu fotoğrafları 90'larda çekilse gazetelere haber olmaz, görmezden gelecek editörler, yayın yönetmenleri mutlaka bulunurdu. Ama bugün kurallar değişti. 'Gazeteci gazetecinin haberini yapmaz', Bab-ı Ali'nin yazılı olmayan centilmenlik kurallarından biriydi."
Türk basınının acıklı çelişkisi... Bir tür 'ele verir talkımını' durumu...
Semercioğlu'nun 'centilmenlik kuralı' olarak tanımladığı şey aslında bir tür omerta, yani 'suskunluk yasası'... Mafyatik bir üç maymun tavrı... Ayrıcalıklı bir zümre telakkisinin dışavurumu... Ayrımcılığın ve kayırmacılığın itirafı... Sansürün, oto-sansürün, güzel bir örneği...
Gazeteci, sırf meslektaşı olduğu için kimseye çifte standart uygulayamaz. Bu, öğretmenler eğitim alamaz, polisler tutuklanamaz, yargıçlar yargılanamaz demek kadar saçma bir düşüncedir.
Yazısının devamında Semercioğlu bu tür haberlerin itibarsızlaştırmak, bel altından vurmak, hedef göstermek için yapıldığını savunuyor. Yani, niyet okuyor. Gazetecilikle bağdaşmayan bir yaklaşım...
Kaldı ki sadece gazete arşivlerini tarayarak bu sözde centilmenlik kuralının Ahmet Hakan örneğinde bile bugün değil, çok önce ortadan kalktığını görebilir. Ali Bayramoğlu'yla ilgili haberlerin tarihine hiç değinmiyorum.

Özel hayat ve magazin basını
Yenidüzen gazetesi eski Okur Temsilcisi Süleyman İrvan ise "Sabah, Ahmet Hakan'ın özel hayatına müdahale etmiş" eleştirisini yöneltti. Tartışalım.
Özel hayatın gizliliği temel bir insan hakkıdır. Bireylerin mahremiyet alanı idarenin, diğer kişilerin ve kitle iletişimcilerinin müdahale ve ihlallerine karşı korunmalıdır. Vicdan sahibi herhangi bir gazetecinin bunun aksini iddia etmesi düşünülemez.
Teoride ve pratikte, mahremiyet alanının tanımlanması konusunda bir kafa karışıklığı söz konusu. Ayrıca, kimi zaman özel hayatın korunması ile basın ve ifade özgürlüğü arasında bir çatışma yaşanır.
Atıflara boğmadan iki temel kritere dikkat çekelim: Kişinin niteliği ve haberin niteliği.
Bireyler kamuya mal olmuş ya da anonim kişiler olmak üzere ikiye ayrılır. Günaydın'ın haberine konu olan Ahmet Hakan 'celebrity journalist' yani 'gazeteci ünlü' kategorisinde değerlendirilebilir. Hakan ilk kez ve sadece bu haber nedeniyle bir magazin figürüne dönüşmüş değildir.
İkinci kritere göre kişinin ünlü olması yetmez. Yapılan haberin görev alanıyla, yaklaşımlarıyla, savunduğu düşüncelerle doğrudan ya da dolaylı olarak ilgili bulunması gerekir. Bir çelişkiyi ortaya çıkarması, toplumsal bir tartışma başlatması ya da başlamış olan bir tartışmaya katkıda bulunması beklenir.
Bu durumda habere konu kişinin bir yazar, televizyon programcısı ve sosyal medya ünlüsü olarak profili, çizgisi, tezleri incelenmeli. Yaptıkları ile söyledikleri uyuşmuyorsa, daha önce eleştirdiği bir konumda bulunuyorsa, haber bir haksız kazancı ya da mağduriyeti ortaya çıkarıyorsa değerlidir. Yoksa değil.
Magazin basını genellikle bu kriterlerden ilkine göre amel eder ve ikincisini ihmal eder. Oysa ikisi de önemli.
Bir başka önemli husus da mekansal yalıtım ve görüntülerin elde edilme biçimi... Söz konusu fotoğraflar konutta, balkonda ya da ıssız bir mekanda değil, ünlü isimlerin ve magazin gazetecilerinin mesken tuttukları bir tatil beldesinin bilindik restoranlarından birinin çıkışında çekilmiş. Özel ya da ortak bir alandan söz etmek zor. Kimi hukukçulara göre bu bir zımni rıza göstergesi.
Çekimler sırasında gizli kamera ya da tele-objektif kullanılmamış. Muhabir bu fotoğrafları elde etmek için gizli bir çaba harcamamış Olay tespit edilmiş ve yorumsuz bir biçimde aktarılmış.
Ne yazık ki günümüz medyası izleme ve izlenme üzerine kurulu. Özel hayatı koruma çemberi giderek daralıyor. Özellikle kendilerini bir 'gösteri objesi'ne dönüştürenler için.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA