Ramazan'ın son günlerinde şehrin ileri gelenleri eşraftan birinin konağında toplanmış. İftar edilmiş; yemekler yenmiş, şerbetler içilmiş.
Herkes bir köşeye çekilmiş. Başlamışlar aralarında tartışmaya. "Acaba Ramazan bizden memnun kaldı mı" diye yakınıyorlarmış. Her nasılsa orada bulunan ve ellerini göbeğinin üzerinde kavuşturmuş bir şekilde oturan Baba Erenler daha fazla dayanamayıp söze karışmış: "Efendiler" demiş. "Niye tasalanıyorsunuz? Memnun kalmasa hiç her yıl on gün önceden gelir mi?"
Bütün okurlarımızın bayramını kutluyor, sevdikleriyle birlikte mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir bayram geçirmelerini diliyorum.
Ramazan geldiğinde okurlarımızın bazı haber ve fotoğraflar konusundaki hassasiyeti üst düzeylere çıkıyor. Okur Temsilcisi'ne çok sayıda "Ramazan ayında bu yapılır mı?" mesajı geliyor. Özellikle web sitesindeki fi tarihinden kalma galerilerin ana sayfaya taşınması ve magazin haberlerinin iç gıcıklayıcı fotoğraflarla sunulması çok tepki çekiyor. Şüphesiz okurların dini hassasiyetlerine saygı gösterilmeli ama bu konuda izlenmesi gereken yol evrensel haber değeri ve etiği ilkelerini Ramazan ayında da geçerli kılmaktan ibaret.
Bir başka tepki de Ramazan'ın bir kültürel ve ticari festival tadında sunulmasına geliyor. Her iki tepki türü de geçen yıla nispetle azalma eğiliminde.
Bazı okurlarımız ise Ramazan'ın öyle ya da böyle yayın politikasını etkilemesine, Ramazanla ilgili perspektifler sunulmasına karşı çıkıyor. Bu neviden okurlarımıza bir gerçeği hatırlatıyorum: Ramazan Türkiye'de yaşayıp da oruç tutan ya da tutmayan bütün insanları kuşatan bir toplumsal atmosfer oluşturuyor. Dolayısıyla okurlarımızın büyük bölümünü ilgilendiren bir olgu hakkında sağlık ve lezzet haberleri yapılması son derece doğal...
Ana akım ya da 'reklam medyası' olarak adlandırabileceğimiz basın-yayın kuruluşlarının toplumsal vasatla, popüler kültürle ve piyasayla doğrudan ilişkili olduğunu unutmamakta yarar var.