Gazeteci 'ideolojik sözlük ve sözcükler' ile arasına mesafe koymalıdır. Özellikle dünya medyasında giderek yaygınlaşan ayrımcı ve genellemeci İslamofobik dil ile.
Sovyetler'in dağılmasından sonra bu dil giderek yaygınlaştı. İslamla terörü özdeşleştiren, gördüğü her sakallıyı 'jihadist' ilan eden bir dil bu. Kabaca 'cihatçı' demek.
Today's Zaman gibi yayın organlarının bu kelimeyi Başbakan'ı ve destekleyenlerini dış dünyaya 'jurnallemek' için kullandığına şahit olduk. Sorulduğunda da "Bakın, sözlükteki anlamı mücahid demek" filan gibi etimoloji bilgisinden yoksun açıklamalar yaptılar.
Önceden "müjahideen" vardı. Komünizme karşı savaşan Afganlara ve Çeçenlere öyle denirdi. 'Jihadist' kelimesi, bildiğim kadarıyla, ilk kez 1989'da kullanıldı. Yani kırmızının yerini yeşil almaya başlayınca. Uygarlıklar Çatışması mı?..
Okurlarımızı üzen, bu kelimenin bir çeviri hatasıyla da olsa Sabah'a sıçramasıydı. Bir Cihadcının Suriye Günlüğü (31.01.2014) haberinde, blog tutan ve blogunda soy ismini Yılmaz olarak açıklayan Türk asıllı Hollanda vatandaşının Suriyeli muhaliflere destek vermek için bölgede bulunduğundan söz ediliyor. Hollanda ordusundaki görevini bırakarak Suriye'ye giden bu kişi kendisiyle görüşen Hollandalı gazeteciye şu açıklamalarda bulunuyor:
"Buraya bomba yapmayı öğrenmek ya da Avrupa'ya döndüğümde terörist faaliyetlerde bulunmak için gelmedim. Suriye'ye sadece ve sadece Esad rejimine karşı durmak için geldim. Kamuoyunda burada terörist yetiştirildiğine dair görüş var. Bu çok yanlış."
Kişinin beyanları ortadayken ve haberde bunun aksini söyleyen hiçbir ima dahi yokken Sabah bu başlığı nasıl atar? Tanımlama yaparken uyulması gereken kurallar bellidir ve Sabah'ın başlığı bunlara aykırıdır.
Doğrusu, insan hakları savunucusu, aktivist ve muhalif gibi kelimelerin kullanılması olurdu.