Duvara asılı bir silahtan söz etmişse yazar," diyor Anton Çehov, "hikâyenin bir yerinde mutlaka kullanılmalıdır."
Şimdi bu ifadeyi habercilik ilkesine çevirelim:
"Verilen bütün isimlerin, anlatılan bütün olayların, kullanılan bütün resimlerin haberle bir ilişkisi olmalıdır."
Hikâyecilik konusunda farklı düşünebilirsiniz. Sözgelimi Maupassant, Çehov'a katılmıyordu.
Ama habercilik konusunda farklı düşünmemelisiniz.
Bu, tartışılmayacak ve hiçbir zaman eskimeyecek bir ilkedir. Bütün gazeteciler uymak zorundadır.
Fotoğrafta kim kimdir?
16 Ağustos 2013 tarihli SABAH'ta bir haber: Sosyetede Kredi Kartı Kavgası Yine Yargıda.
Haberin sol tarafında alt alta verilmiş iki fotoğraf var. Üsttekinde bir kadın ve bir erkek, alttakinde iki kadın... Resimaltında şöyle yazıyor: "Gökhan Bilik'in sevgilisi Tuba Koç ve ablası, Bilik'in şoföründen şikâyetçi..."
Bu kadar...
Fotoğraflarda yer alanlardan hangisi Tuba Koç, hangisi ablası, hangisi Gökhan Bilik, hangisi şoförü? Anlamak mümkün değil.
Diyelim ki fotoğraflardaki erkek Gökhan Bilik, peki, davanın sanığı, haberin konusu olan şoförü nerede? Fotoğraflarda yer alan üç kadından ikisi Tuba Koç ve ablası olsun... Üçüncü kadın kim ve bu karelerde ne işi var?
Bir sabah uyandım ve...
Önce size fotoğraflardaki üçüncü kadının kim olduğunu anlatayım.
Kendisi partiler organize eden profesyonel bir organizatör... Partilerine katılan davetlilerle ev sahibesi olarak fotoğraflar çektiriyor. Bu fotoğraflardan bazıları dergilerde yayımlanıyor; arşivlere, internet sitelerine giriyor. Bu fotoğrafın talihsizliği, birlikte poz verdiği kişinin adıyla arşivlenmiş olması... Arayınca o çıkıyor.
Öte yandan hanımefendi geçen yıl Milano'da evlenmiş. Tanınmış bir işadamıyla. Yakınlarda, bir çocukları olmuş.
Bir sabah uyanıyor ve kendisini, içinde 'sosyete', 'kavga', 'yargı' kelimeleri geçen bir haberin ortasında buluyor. Olayla bir ilgisi yok, adından tek kelime söz edilmemiş ama fotoğrafı var. Telefonları çalmaya başlıyor.
Resimaltı okura saygıdır'
Muhabirimiz Orhan Yurtsever ile konuştum. "Habere konu kişilerin medyada ve bizim arşivimizde fotoğrafları olan tanınmış kişiler olduğunu" ifade etti. Bu yüzden, özel bir fotoğraf çalışması yapmamış.
Doğrusu şu: Haberi yakalamak önemlidir. Ama daha da önemlisi sunulabilir hale getirmektir. Fotoğraf da içeriğe dahildir. Haberin metni kadar önemlidir. Her ikisi bir arada titizlikle işlenmelidir. Mümkün olan her durumda, haberi ilk veren olmamayı da göze alarak, özel fotoğraf çalışması yapılmalıdır.
Editörümüz Murat Tunalı ile de görüştüm. Şikâyeti ve eleştirimi haklı bulduğunu ifade etti ve ekledi: "Ne yazık ki biz de zorlanıyoruz. Fotoğraflar arşivlenirken daha özenli davranılması gerekir."
Editörümüzün yakınmasını not ettik; üzerinde çalışacağız. Ama önce Hıncal Uluç'a kulak verelim: "Gazetenin en çok okunan yerleri, önce başlık sonra da resimaltıdır." (Sabah, 01.09.2009) "Resimaltı okura saygıdır. Gazetenin ne kadar titiz, ne kadar özenle ve ne kadar ayrıntılar dikkate alınarak hazırlandığını gösterir." (Sabah, 14.08.2012)
Yani, doğrusu şudur: Editörlerimiz resimaltında, kimin kim olduğunu, neyin ne olduğunu açık ve net olarak yazmalı. Bilmiyorlarsa ya da emin değillerse o görselleri kullanmaktan kaçınmalı. Haberle ilişkisi olmayan kişi ve ayrıntıları dikkatle ayıklamalı.
Fotoğraf editörlüğü güçlendirilmeli
Fotoğrafını sehven kullandığımız okurumuzdan özür dileriz. Haberde geçmediği için burada da adını yazmadık. İlgili görseli gazetenin web sayfasından kaldırdık.
Editör ve muhabir arkadaşlarımıza yukarıda seslenmiştik. Sıra geldi sistemin iyileştirilmesiyle ilgili bazı genel önerilere:
Fotoğraf editörlüğü kurumu güçlendirilmelidir. Gazete sayfalarına ve arşivine girecek bütün görseller, fotoğraf editörünün denetiminden geçmeli ve fotoğraf servisi tarafından, arandığında kolaylıkla bulunacak şekilde etiketlenmeli.
Doğruluğundan ve konuyla doğrudan ilgili olmasından şüphe edilen hiçbir görsel gazete sayfalarında yer almamalı.
Kullanılan fotoğraflar imzalı olmalı ya da kaynak belirtilmeli. İnternetten bulunan fotoğraflar konusunda telif hakları mevzuatı gözetilmeli.
Bunları yapmak zaman ve güç kazandırır, gazetenin itibarını artırır. SABAH'a da bu yakışır.