Başbakan Erdoğan hafta sonu Çin'e gidiyor. Gezinin bizim açımızdan üç önemli ayağı var. İlki ekonomik. İki ülke arasındaki dış ticaret dengesi Türkiye'nin aleyhine gelişiyor. 2011'de toplam ticaret hacmimiz 25 milyar dolar... Tüketim mallarıyla dünyayı istila eden Çin, her ne kadar bize çok zarar vermese de yatırım ve ara malı ithalatıyla ekonomimizin itici gücü olan imalat sanayisini vurdu. Yüz binlerce küçük imalatçı tezgâhını kapatıyor.
Geçen yıl Çin'den 22 milyar dolarlık ithalat yaptık. İhracat ise zar zor 2.5 milyar doları buldu. Biz Çin'den doğalgaz, maden, tarım ürünü almıyoruz ki! Çok ithalat yapıyoruz. Ekonomimiz tehdit altında.

*** Üstelik dünyanın en büyük yatırımcısı Çin'den bir türlü yatırımcı çekemiyoruz! Çin kendisi için önemli olan AB pazarına mal satmak için her yolu deniyor.
Bulgaristan'a yaptığı otomotiv yatırımının nedeni de AB'ye mal satmak. Türkiye'de altyapı yatırımlarına ilgi gösteriyor. Enerjide santraller kuruyor, ekipman satıyor. Bir tek üçüncü köprüye teklif verdi o kadar.
Peki, biz Çin'den nasıl daha çok yatırımcı çekebilir, daha çok mal satabiliriz?
DEİK Asya Pasifik İş Konseyi Bölge Koordinatörü Gökşin Duman, "Bölgede Türk'ün Türk'e propagandasından vazgeçmeliyiz. Türk ihracatçısı Çin'i her eyaleti ayrı bir ülke olarak algılamalı. Strateji bu doğrultuda yeniden oluşturulmalı" diyor.