Türk siyasetçisi değişmiyor. İster küresel dalga, ister AB yolculuğu olsun, farketmiyor. Her tür piyasa sopası işe yaramıyor. Türkiye, topyekün değişime direniyor.
Sorarım size! Makro ekonomik verilerde bir değişiklik yok iken, ne oldu da Türkiye, son bir ayda değişiverdi?
Çok basit... Algılama farklılaştı. Bekleyişler değişti. Siyasi gerginlik tırmandı.
Fırsatçılar işbaşında
Her zaman manipülasyonla kâr etmeye çalışan sıcak para lobisi yine fırsatı kaçırmadı. Merkez Bankası'nın döviz ve faiz cephesinde birlikte çarpışması için bastırdıkça bastırdı. sonunda dalga büyüdükçe büyüdü.
Eh, sıcak para lobisi de, taraftarları da güçlü. Kimi akademisyen, kimi eski bürokrat, kimi iktisatçı, kimi eski politikacı. Ama hepsi bankacı.
Oysa Türkiye, ülke olarak "itibar yönetimine" ihtiyaç duyuyor. Merkez Bankası da öyle. O yüzden dün Para Politikası Kurulu'ndan çıkan karar önemli. 1 üye eksik ama alınan 1.75 puanlık artış kararı öyle ya da böyle piyasayı terbiye etmek için önemli bir gösterge.
Birinci lige çıktı
Ama üzülmemize neden olan olay başka. Gelişen ekonomiler kategorisinde yeralan Türkiye, diğer partnerleri Rusya ve Brezilya ile ciddi yol ayrımında. Onlar dünya birinci ligine fırlıyor. Türkiye ise hâlâ "yükselen ekonomi" adı altında yerinde sayıyor.
1998 yılında 200 milyar dolarlık borcunu ödeyemeyen Rusya, bugün G-8 üyesi.
Bizi altüst eden petrol faturası, Rusya için ek kaynak anlamına geliyor. Rusya, fiyatı yükselen enerji hammaddesi üzerinde oturuyor. 300 milyar dolar döviz ve altın rezervi var. 2005 yılı sonunda 125 milyar dolar dış ticaret fazlası verdi.
Servetler yastıkaltı
Rusya zenginleşiyor. Ama Rusların hafızası güçlü. Geçmişi unutmuyorlar. Bir dönem bomboş kalan devlet kasaları belleklerden silinmiyor.
Onlar için istikrar "ekmek ve düzen" demek. Putin para harcamıyor, biriktiriyor.
Petrol fiyatlarındaki oynaklığa karşı kurulan "petrol ve istikrar fonunda" 70 milyar dolar birikmiş. Çünkü, petrol fiyatlarındaki 1 puanlık oynama 1 milyar dolar kâr ya da zarar yazıyor.
Üstelik Rusya'da işsizlik sorunu yok. Hatta işgücü açığı var. Nüfusu yaşlanıyor. O yüzden işgücü açığının doğu da Çin'den, batı da Türkiye'den karşılanması gündemde.
Gelin görün ki, Ruslar kendi paralarıyla sıkıntı yaşıyor. Rusya'da birikmiş servet yatırıma dönüşemiyor. Girişimci yok. Para yastıkaltına gidiyor. Yastıkaltı Rusya'yı sıkıyor. Rusya'da biriken paranın yakın pazarlara yeni fonlar aracılığıyla ulaşması gerekiyor.
Türkiye için düşünülmesi gereken fırsat.
Marka sevdalısı
Fırsatları kaçırmamak gerek. İşte 10 yıl önce Rusya'yı kendilerine üs olarak seçen Eroğlu Şirketler Grubu, Rusya üzerinden bir dünya markası yaratmaya çalışıyor: Colin's. 2005 yılında Rusların tanıdığı en büyük üçüncü marka olmayı başarmış. Eroğlu Grubu, Rusya'da 46 mağaza açmış. Hatta son mağazasını Moskova'nın ünlü Tverskaya Caddesi'ne taşımış.
Üstelik Türkiye'deki 5 fabrikadan biri Moskova'ya taşınmış. Ama, 300 kişinin çalıştığı bu fabrika kısa bir süre önce kapatılmış. Çünkü üretim için hedef ülke olarak Çin seçilmiş. 2007 yılı sonuna kadar Eroğlu Şirketler Grubu, Çin'de 30 mağaza açmayı planlıyor. hem üretim yapılacak hem mağaza açılacak. Bize grubun markalaşma sloganı ilginç geldi: "Türküm, doğruyum, çalışkanım, Dünya markasıyım." Duyurulur.