Atasay Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Kamer, çıraklıktan yetişmiş bir işadamı. Mahmutpaşa'yı, Kapalıçarşı'yı avucunun içi gibi bilir.
Altın, döviz, faiz işinin bir parçasıdır ama işinin önemli bir yanı da üretim.
Altın fabrikaları var. Mücevherat işliyor, takı yapıyor. Dizayn geliştiriyor. Dünyanın pek çok ülkesinde kendi satış mağazaları var. Ayrıca takı ihraç ediyor. Kamuoyu Kamer'ı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çok yakın arkadaşı olarak tanıyor.
İnsanın en yakın arkadaşı Başbakan bile olsa fark etmiyor. Uygulanan ekonomik program herkesin olduğu gibi Kamer'in de canını yakıyor.
Kamer, 150 kişinin işine son vermiş, çalışan sayısı 850 kişiye inmiş.
Kamer, "Türkiye'de işadamları yüzde 30 kâr marjıyla çalışmaya alıştı. Şimdi yüzde 15 kâr marjıyla çalışmak zorundalar, oysa yüzde 15'lik kâr marjı da yok. Enflasyon bitti, kârlar bitti. Ama istihdam üzerindeki yükler gitmedi" diyor.
Kamer, istihdam üzerindeki vergi yükünün işadamanın canını yaktığını söylüyor.
Açıklama çarpıcı.
Birçok şirket yüzde 5 kâr marjıyla yaşıyor Anlaşılan Türkiye'deki şirketler düşük kâr marjıyla hem küresel rekabette hem de iç pazarda ayakta kalmaya çalışıyorlar. Bu durumda iş ve aş, yani istihdam, bize göre, Türkiye'nin bir numaralı sorunu olmaya devam ediyor.
Kayıp aranıyor
Peki, ne oldu da Türkiye bu hale geldi?
Çok basit. Türkiye, 2000'den bu yana "istikrar tedbiri" uyguluyor.
Tarımda sübvansiyonlar kalktı, göç ve işsizlik başladı. Tarımda çalışan 8 milyon 222 bin kişi 6 milyon 990 bine indi. Komik ama gerçek, 1 milyon kişi nereye gitti, kimse bilmiyor, onlar kayıp aranıyor.
KİT'ler özelleşti, kamu harcamaları azaltıldı, kamuda devlet memurları dışındaki personel alımları durdu. Yani kamu, üniversite mezunlarını istihdam edemiyor. Oysa OECD ülkelerinde üniversite mezunlarının yüzde 50'si kamuda çalışıyor. Türkiye'nin en büyük işvereni kamu kemer sıkıncı tüm Türkiye'de limon gibi sıkılıyor.
Hata kimin?
Kriz döneminde insan iş arar mı?
Elbette ekonomi büyümeye başlayınca insan umutlanır, iş ve aş diye yola çıkar...
Türkiye'de de öyle oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre Türkiye'de çalışabilir yaştaki nüfus 51 milyon 50 bin kişi. 24 milyon 683 bin kişi işgücü piyasasında. 2 milyon 487 bin kişi işsiz. 26 milyon kişi ise işgücü piyasasının dışında. Yani çalışabilir nüfusun yüzde 44'ü işgücü piyasasında. Bu oran AB'de yüzde 64.
Ümidi kırıklar
Bir de "ümidi kırık işsizler" var. 3 ay boyunca işgücü piyasasında iş arayıp iş bulamadıkları için artık iş aramayanlara "ümidi kırık" deniliyor.
ILO standartlarına göre dünyanın hiçbir yerinde onlar işsiz sayılmıyor. Türkiye'de 1 milyon 780 bin ümidi kırık işsiz var. Yüzde 10 işsizlik, yüzde 8 ümidi kırık işsiz, tablo ilginç...
Bu yüzden DPT, 9. 7 yıllık planı hazırlamak için İstihdam Komisyonu oluşturmuş. 30 kişiden oluşan komisyonun başkanı eski bürokrat Necdet Kenar. Rapor, yakında yayınlanacak. Ama bir gerçek var. İstihdam için vakit ve nakit şart. Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nu toplayan hükümetin ufkunda ise şimdilik "nakit ve vakitpek görünmüyor.