Eylemler, amaçlara göredir. Bu yüzden yasaların mimarisinde "amaç" maddesi hayati önem taşır.
27 Mayıs ile Başbakan ve bakanları asan, 12 Eylül ile gençleri darağacına götüren, 12 Mart, 28 Şubat ile kendi meclisine "parmak sallayan" askeri vesayet, şükür ki bugün artık yok. Hata Gezi gerginliği ve 17 Aralık operasyonlarıyla yargı vesayeti de "görüş alanımıza" girdi.
Bugün askeri ve yargı vesayetiyle baş edebilen Türkiye'de şimdi de finansal vesayet ve onun generalleri belirginleşmeye başladı. Söyledikleri şudur: "Kim neyi isterse istesin, başbakan da olsa faizi biz tayin ederiz."
Finansın generalleri "bağımsızlık" zırhı ardında, ekonomiye, piyasalara, iktidara, hükümet ve bakanlara "ayar verme" gücünü, artık çoktan demode olmuş yasalardan alıyor. Merkez'in Kuruluş Kanunu, eski Türkiye'nin ihtiyaçlarına, vesayet rejimine göre şekillenmiş.
Merkez'in Kuruluş Kanunu 4'üncü maddesi aynen şöyle: TCMB'nin temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Banka temel amacıyla çelişmedikçe ülkenin kalkınması için uygulanacak politikaları da desteklemeye çalışmaktadır."
Sorun tam da bu "enflasyona" odaklı amaçtan türüyor. Başçı ve adamlarının "enflasyondan başka kuş tanımam" dediği "amaç" maddesinin değişmesi gerekiyor.
Küresel kriz sonrası merkez bankalarının istihdamı (FED'in işsizlik %6.5 olana dek), Japonya'nın büyümeyi hedeflemesi, boşuna değil... Merkez'in 77 bin kişilik finansal cemaati ihya etmek yerine 77 milyonun büyüme ve istihdamına odaklanması ancak ve ancak, kuruluş kanununu değiştirmekle mümkün olabilecektir.