Amiral gemisini batırmak için uçağıyla ölüm dalışı yapan kamikaze pilotlarını hatırladım. Amacı uğruna her şeyi feda edebilecek çılgınlık psikolojisini, yalnızca savaşta değil ekonomide, siyasette de görüyoruz.
Kurumların itibarı bir gecede oluşmaz. İtibar, yılların gerisinden gelir ve tek kullanımlıktır. Gitti mi gider... İkbali uğruna kurumuna kamikaze dalışı yapanların örneklerini biliyoruz. Ancak sandıktan çıkamayacakların kamikaze çıkışlarına şimdi tanık oluyoruz.
Haşim Kılıç; başkanı olduğu Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıldönümünde, Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın huzurunda yaptığı kamikaze dalışıyla, "aday adaylığını" ilan etmişti.
Dün de Danıştay'ın kuruluş yıldönümünde Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın huzurunda yaptığı kamikaze dalışıyla "aday adaylığını" ilan etti.
Her ikisi de kurumların itibarını feda ederek... Merak ediyorum, seneye bu iki kurumun törenine devlet ricalinden kim katılır? Kendi mensupları ile sınırlı törenlerle yetinip dururlar. Kaybettikleri kurumsal itibarlarını yerine koymak için yıllarca didinip dururlar.
Metin Feyzioğlu dünkü konuşmasında, hukukun sorunları yerine Van Depremi'nden söz etti. Depremde oradaydım, binlerce yardımsever, sivil toplum örgütü ile enkaz eşeledik, yardım ulaştırdık.
Metin Feyzioğlu'nu, baroları orada göremedik. Dün Baro Başkanı'nın "ev vermediler" dediği kiracılara ev teslim töreninde de oradaydım. Hatta "ev verdiniz ama çöpler ne zaman alınacak?" detayına kadar gelmiştik.
Şüphesiz herkes cumhurbaşkanı adaylığına soyunabilir. Ancak siyaset yapmanın adabını da gözetir. Kimi AK Parti gibi binlerce üyesiyle istişareyi seçer, kimi de Haşim Kılıç veya Metin Feyzioğlu gibi asırlık kurumların itibarına kamikaze dalışıyla aday adaylıklarını açıklar.
Biz de bunları izler, seçimimizi yaparız... Son söz; hiçbir kamikaze pilotuna zafer madalyası takılmamıştır.