Paralel yapıya karşı devlet kurumlarında güvenliği en üst düzeye çıkarmak için bütün elektronik cihazlara parola uygulaması başladı. Amaç, kritik bilgileri yanlış gözlerden ve kulaklardan uzak tutmak...
Bu, gerekli olandı.
Ancak yeterliliği için parola kâfi gelmez... Bilgiye özen gösterme alışkanlığı da şart.
Bunun için parola belirleme eğitimiyle kullanma pratiğini yerleştirme külfeti var kurumların...
Geçen aylarda yazdık...
Her bilginin doğrudan paraya adreslendiği bankalar dahi, müşterisinden topladığı kritik verilere "yeterince özen" göstermiyor.
1 milyon kredi kartı bilgisini, arka yüzdeki güvenlik numarasına, satın alma geçmişine dek pazarlayanlar var.
Ancak söz konusu MASAK, BDDK, Merkez Bankası gibi kurumlar olunca, bilginin güvenliği için parola dışında tedbir ihtiyacımız oluşuyor.
Bu da güvenlik derecesi tasnif edilmiş bilgiye erişim düzeyini belirlemek, fotokopi veya kopyalama dahil belgenin dolaşım geçmişini sorgulamak gibi tedbirlerdir.
Yolsuzluk araştırmak için girdikleri Halkbank'ta, küresel müşterilerin bilgileri dahil her şeye el koyanları ele alalım. Topladıkları bilgiyi incelemek için Ankara'dan İstanbul'a taşıyanlar, bunu kimlerle hangi derinlikte paylaşmıştır?
Aralık ayında bu soruyu sormuş, cevap alamamıştık.
Görüyoruz ki Halkbank'ta paralel kopyalama gerçekleşmiş. Bu sayede, bölgenin en güvenilir bankası iken, itibarına yönelik saldırılarla İran'daki işlemleri yasadışı gösterilmeye çalışılmış, Erbil petrolüne aracılığı baltalanmıştı.
Bilgi güçtür ve bunu elinde tutan, bu bilginin akıbetinden sorumludur. Elektronik postaya eklenecek fazladan, gereksiz isim, üstüne vazife olmayanlarla paylaşılmış dosya ve zaten ağaç katliamını besleyen fotokopide aşırıya kaçmak, parolaya rağmen bilgiyi koruyamadığımız eylemlerdir.