Kavgayı anlarım.
İsteklerinle aranda duran engelleri aşmak için mücadele edersin.
Kazanır veya kaybedersin...
Fakat "isteklerinle aranda neyin durduğunu" hesaba katmak zorundasın. Eğer bu şey "devlet" ise belki istediğini alırsın ancak bedeli Türkiye'nin karartılan geleceği olur.
17 Aralık Operasyonu ile ortaya çıkan paralel yapılanma, sis bulutları dağıldıkça ahtapotun kollarını da belirginleştirmeye başladı. Hizmet ile yola çıkıp Alaattin Çakıcı gibi mafya örgüt modeline varıldığı anlaşılıyor.
Okullar aracılığıyla dünya haritasında ulaştıkları sinir uçları, Türkiye'yi küresel aktör yapma niyetine hizmet etmiyor. Aksine bu ahtapot yapı, siyaset dışı mafyöz yöntemleri kullanıp muktedir olmak istiyor.
Yargıdaki koluyla suçlayan...
Dava ve gözaltılarla şantaj yapan... Ardından pazarlık masasına çekip "istediğini" alan... Buna da "hizmet hareketi" diyen bir anlayış... Çok derin ve güçlü görünüyor değil mi?
Bana göre hayır... Korku imparatorluğu kuranlar tehdit ediyor, şantaj yapıyor ve menfaat sağlıyor.
Ancak tehditlere karşı çıkıldığında bu yapılar çatırdamaya başlıyor. Numan Kurtulmuş örneği bana göre çok kritiktir. Seks kaseti ile şantaj denendiği anda Kurtulmuş, bu ahlaksız girişimi sosyal medyada bizzat kendisi ihbar edince, ahtapotun kolu boşa çıkmıştı.
Derin ahtapot her yerde olabilir.
Ancak şantaja boyun eğmek yerine cesur davranmak, oyunu bozacaktır. Hayat cesura güler. Sinsi ahtapota değil...