Yeni ekonomik düzende ofislerin yavaş yavaş eve taşındığı ortamda, yeni bir kavram, giderek yaygınlık kazanıyor: Ev Çalışanı! Erkek egemen dünyada ikinci planda kalan kadına, ev çalışanı olmak, bir fırsat eşitliği yaratacak mı? Aile ilişkisi nasıl şekillenecek?
Çocuk, kadının kariyerinde bir kesinti olmaktan çıkıyor mu? Girişimcilik hakkı şimdi her cinse aynı uzaklığa mı geliyor?
Aslında bunların cevabı için erken. Erken ama bazı trendleri koklayabiliriz.
Örneğin maaş ve gelir yapısı...
Madem ki evinizdesiniz, üretmek için başka bir mekân (işyeri) kullanmıyorsunuz, o halde yaratılan katma değer, kimin hakkı?
İşe gitmek için kamu araçlarını veya trafiği temsil eden sistemi (otonuz dâhil) kullanmıyorsunuz, mesai saatlerinde artış söz konusu.
Gideceğiniz bir işyeri yoksa bu, girişimci için tasarruf demektir. Sizin için bina yapmayacak, yakıt harcamayacak, elektrik, su parası ödemeyecek.
Peki, bu maliyet farkını nasıl paylaşacağız? Aslan payı, evde çalışan emeğe mi, bu işi eve taşıran işverene mi? Sendikalar... Bunlar, çalışma hayatının bir parçası, hatta demokrasinin bir kurumu iseler, evlere dağılmış emeği nasıl örgütleyecekler? İşyeri ve işkolu odaklı sendikal kültürde bunun bir cevabı yok. Ayrıca seyyanen ücret veya zam kavramları da ortadan kalkıyor.
Mademki entelektüel sermayeden bahsediyoruz, o halde bunu nasıl muhasebeleştiririz?
Belki de siz halen ev çalışanısınız.
Şimdi, yüzünü görmediğimiz "en yakın mesai arkadaşlarımız" dönemi başlıyor; Ev Çalışanı olma dönemi.