Cari açığı nasıl yönetirsiniz? İki yolu var... Birincisi, kurdan medet umar, varilin düşmesini bekler, ihracatın cirosunu artırıp ithalatı kısmayı denersiniz. İkincisi de kur, varil yerine katma değere, kâra odaklanır, biri bin yaparsınız.
Mısır, Suriye ve FED'in gündeme hâkim olduğu ortamda bana göre en ilginç haber, biz Türklerin kendi akıllı telefonumuzu üretmiş olmamızdır.
Cep deyip geçenlere hatırlatma: Türkiye'de 50 bin ihracatçıya karşılık 76 milyon ithalatçı var ve bebeler hariç hepsinin cebinde telefon var.
Yılda 16 milyon telefona 5 milyar $ ödüyoruz. Bunun petrol ithalatından farkı, toplam cari açık içindeki payının düşük olması sadece... Şimdi bunu Turkcell üretiyor ve içine, biz Türklere özgü uygulamaları da koyarak...
Hatırlıyorum 10 yıl önce Aselsan ilk yerli cep ürettiğinde "arkası gelir" umudu beslemiştim. Fakat gelmedi. Son teşvik paketiyle ara mallar da dahil katma değeri yüksek üretime getirilen desteğin ne kadar isabetli karar olduğunu görüyoruz.
Telefoncuların gösterdiği başarıyı, otomobilciler de gösterebilir. İlk yerli marka prototipleri ortalıkta dolaşıyor. Enerji Bakanı önceki gün bir modeli denerken fiyat pazarlığı bile yaptı. Eli kulağında...
Yerli oto, akıllı cep, tank, gemi, uydu ve diğerleri... Ortak payda, yüksek katma değer.
Ne mi demek istiyorum? Çok net: Türkiye şu anda ortalama kilosu 1.5 dolardan ihracat yapıyor.
135 gramlık akıllı cebibizin fiyatı 250 dolar civarı... Kilosu 1852 dolara geliyor.
Öykü aslında bu kadar basit.
Üretime "akıl" girince ihraç ettiğinin kilosu bin kat artıyor, birine bin katıyorsun, zenginleşiyorsun...