Merkez Bankası borç verme faizinin üst bandını 50 baz puan artışla % 7.75'e çıkardı. Oysa hangi ad altında olursa olsun faiz artışına gerek yoktu. Beklenti; "bu turda pas geçer" iken Merkez'in faizin üst bandını artırması ne anlama geliyor?
Geçen ay Gezi Parkı gerginliğini de kullanan faiz lobisi Merkez üzerinde "faizleri artır" baskısı kurmuş ve 75 baz puanlık artış koparmıştı. Dış basını da kullanarak "evet ama yetmez" diyenler dahi tatmin olmuş iken Merkez'in ikinci kez artışını, "fiyat istikrarı" gayretine bağlamakta zorlanıyorum. Neticede bankalara verilen borcun faizi de olsa bu artışın piyasaya etkisi, Türkiye lehine olmayacak.
Büyümeyi üstüne alınmayan Merkez'in bu tutumu, "lobinin dediği olur" algısını da güçlendiriyor. Başkan'ın "artışa gerekçe" olarak sunduğu "cari açıktaki iyileştirme" gayretine gelince... Döviz kazandırıcı işlemlerin başında gelen ihracat için uygun sepet fiyatına bakıyoruz, bunu sağladık. İhracatçı, 2.20'lik sepete çoktan razı... Daha fazlası, %65'i ithalata bağlı ihracat için tersine çalışacak.
Enflasyonda temkinli duruşa gelince... Fiyat istikrarını sağlama adına elindeki tek silah, faiz artırımı mı? Fiyat artışını kontrol edeceğim derken istikrarı ıskalama tehlikesi yok mu?
Peki ya büyüme? Geçen yılın "abartılı temkinli" büyümeyi %8.8'den %2.2'ye geriletmişti. Bütün ayaklar frende iken, gaza kim basacak? Arabanın tek derdi, yoldan çıkmamak ve fren midir? Yol almak, hızlanmak diye bir sorun, Merkez'in kapsama alanına girmiyor mu?
Elindeki tek araç çekiç olan, bütün sorunları çivi görürmüş. Faiz artışı, Merkez'in tek silahı ise büyüme başka bahara kalacak demektir.