Yılda 60 milyar liralık enerji faturamız var. Petrolde %93, gazda %97 dışa bağımlıyız ve hidroelektrik ve kömür potansiyellerimizin neredeyse sonuna geldik. Üstelik 2023 hedeflerimizi gerçekleştirebilmek için şimdikinden %90 daha fazlasına ihtiyacımız var.
Her varilinden metreküpüne dek cari açık pahasına enerji kullanan bir ülkede, arz güvenliğini sağlamak için mutlaka yeni ve yerli kaynağa ihtiyaç duyacağız. Petrol çıkarıyoruz, yetmiyor, gazımız yok, derelerimizi dahi elektrik için mavi plastik borulara soktuk. Peki bu yeni yerli kaynak nerede olabilir?
Enerji Bakanı Taner Yıldız ile Kayseri'deyiz. Kent mutfağının harika ürünleriyle kahvaltıda Bakan, enerji verimliliği projesini detaylandırıyor: "2020'ye dek %20 tasarruf sağlar isek enerji faturamızda yalnızca evlerden 4 milyar lira gelecek." Sanayideki enerji tasarruf yöntemlerini de devreye alınca bu miktar 15 milyarı bulacak. Bu da enerji faturamızın dörtte bir oranında düşmesi anlamı taşıyor.
Tasarruftan beklenti bu kadar yüksek olunca, tasarrufun bizzat kendisi, 1'inci enerji kaynağı haline gelmiş oluyor. Üstelik bu kaynak için yurtdışına döviz ödemiyor, dereleri HES'lemiyor, nükleer güvenliğini tartışmıyorsunuz. Yapılacak olan, kadınlardan başlayıp insanlarımızın zihninde birer "tasarruf santralı" kurmak.
Bu, söylendiği kadar kolay değil zira insanların enerji kullanım kültüründe değişim sağlamak, zor ve zaman alan bir süreç. Nitekim ENVER Derneği'nin öncülüğünde Enerji Hanım kampanyası ile 21 ilde kadınlara, temel tasarruf adımları benimsetilecek. Bu sayede mutfaktaki dolaptan, banyodaki çamaşır makinesine dek enerji obur her cihazdan tasarruf öğretilecek.
Yetmiyor... Kayıp kaçak elektrik, bir diğer sorun. Bakan Yıldız, 1 milyon kilometrelik şebekede kayıp ve kaçak oranını indirmenin önemini anlatıyor: "Adam hem kaçak elektrik kullanıyor hem de arıza ekibi istiyor." Başbakan Viranşehir'de kaçak kullanım için "kul hakkı, iyi düşünün" demişti. Bakanlık, daha da ileri gidiyor ve kaçak-kayıpları asgariye indirmenin yeni yollarını arıyor.
Zengin olmak, enerjide savurganlığı hak haline getirir mi? Taner Yıldız'ın "değişmesi gereken" dediği kültürel kodlardan önemli bölümü de burada yatıyor. Bakan'a. Enerji Hanım projesinin; "geçen yıllarda her 2 ampulden 1'ini söndür" kampanyalarından farkını soruyorum. Yıldız'ın yaklaşımı, tasarruf kavramındaki yeni algıya vurgu yapıyor: "Biz, insanların refahından vazgeçmeden, hatta refahını artırırken enerjiyi akıllı kullanmasını öneriyoruz."
Düne kadar "konforundan kıs" odaklı yaklaşım şimdi yerini, akıllı kulan, ziyan etme düsturuna terk etmiş durumda. Nitekim kadınlara "siz küçük adımlar atın, biz bunları size büyük adım olarak geri verelim" denmesi bundan...