Kızılay çadırında yüzlerce Ercişli ile iftardayız. ATV'deki programlarından bildiğimiz Nihat Hatipoğlu, sorulara cevap veriyor. Çalık Holding'in geleneksel iftarları bu yıl, İstanbul'dan Erciş'e taşınmış. Beş yıldızlı otel yerine Vanlıların Gönül Sofrası, hem daha kalabalık hem de daha coşkulu. Kadın, çocuk, genç sohbet ediyor, iftar açıyoruz.
Van depreminin ertesi günü, 24 Ekim'de Erciş'teydim. Depremin büyüklüğü 7.2, fakat milletimizin yardım seli 9.2 düzeyinde idi. Yerle bir olmuş Erciş'te bir yandan kurtarma ekipleri cansiperane çalışırken diğer yanda Kızılay, çadır dağıtıyor, yardımları depremzedelere ulaştırıyordu.
Bugün yaralarını sarmış Erciş'te, hayatın rutinini yeniden kurmuş insanımızla, çadır sofrasında bulunmak; tarifi zor huzur veriyor.
Ahmet Çalık, "iftarı Vanlı kardeşlerimizle birlikte yapmaktan büyük mutluluk duyuyoruz" diyor; "Bu mübarek günlerde grup olarak kendi arkadaşlarımızla İstanbul'da iftarlarımızı yapıyorduk. Bu sene Vanlı kardeşlerimizle yapmaya karar verdik."
Çalık Holding CEO'su Dr. Berat Albayrak da "depremin ardından yaklaşık 1 yıl geçmesine rağmen biz hiçbir gün onları unutmadık" diyor; "kalbimiz hep onlarlaydı. Kurumsal olarak da ilk iftarımızı da burada yapalım istiyorduk. Allah nasip etti geldik. Çok mutluyuz."
Kızılay, Somali'den Myanmar'a dek insani yardımlarıyla dünyanın dikkatini çeken gurur kaynağımız kurum haline geliyor. Çalık Holding'in gönül sofralarını Kızılay ile ortaklaşa düzenlemesi, bu açıdan daha da önemli. Başkan Ahmet Lütfi Akar "o felaket günlerinden sonra bu güzel günlerde birlikte olmanın mutluluğundan" söz ediyor.
İftar sonrası Kadın Evi'ndeki sohbete Sağlık Bakanı Recep Akdağ katılıyor. Akdağ, bu hayırlı faaliyeti tebrik ediyor "sofralarınızı ihtiyacı olanlara açın. Yoksullara açın. Onlarla beraber oturun kalkın. Ramazan varlıklı insanların bir arada zengin iftarlar yapacağı bir ay gibi asla düşünülmemeli. Ne inancımızda ne kültürümüzde bu var."
Bakan Akdağ'a obeziteye karşı başlattığı kampanyayı soruyorum; "Adım attık, devamı gelecek" diyor. Söz obeziteden açılınca aklıma beş yıldızlı otellerde kurulan "israf sofraları" geliyor. İmkânı olanın ramazan vesilesiyle böylesi hayırlar yapması, kültürümüzün parçası.
Fakat bunu gösteriş ve israf üzerine kurmak yerine, mesela Kızılay çadırında yapmak, iftar sofrası kurmakta zorlanan insanlarla yapmak, daha anlamlı geliyor bana.
Askıda Kahve diye bir uygulamadan söz edilir. Venedik'in kenar mahallelerinden birinde müşteriler "1 kahve bana biri de askıda" diye sipariş verir. O askıdaki sipariş, kahveye gelen ancak ödeyecek gücü olmayan içindir. O müşteri de kahvesini içtikten sonra "askıdan..." der ve para ödemeden çıkar.
Bizde bu uygulama, ASKIDA adı altında başlatıldı. Alan el ile veren elin birbirini görmediği ortamda, erzak ve iftarlık satın alıyor ve ihtiyaç sahibi gelip alsın diye ASKIDA bekletiyorsunuz. İftardaki sohbetimizde Ahmet Çalık, Malatya'nın Yeşilyurt mahallesinde yıllardır benzeri dayanışmanın sürdüğünü söylüyor "erzak alınır, ihtiyaç sahibi gece yarısı gelip alsın diye bir yere bırakılır. Amaç, yardım yaparken; muhtacı mahcup etmemek."
İftarda yan yana düştüğümüz Van Vali Yardımcısı Barbaros Boran, yönetici olarak Ercişliler adına Ahmet Çalık'a teşekkür ederken "bu yaklaşımın örnek olması" temennisinde bulunuyor. İftar mönüsüne bakıyorum; Ayran aşı, ezo gelin, et sote, pilav, sütlaç, iftariyelikler ve içecekler var. Sonra 5 yıldızlı otellerin iftar mönüleriyle kıyaslıyorum. Gördüğüm şu: 1 israf sofrasına, 10 iftar sofrası kurmak mümkün. Hem hayır yapmıyor hem israfla harama giriyor hem de obeziteye israf sofrası üzerinden kurumsal destek veriyoruz.